xenix
Buradaki sorun iki ana grupta ele alınabilir.
1) Nevrozlar
Nevroz dediğimiz tanı grubu, aslinda bütünüyle sağlıklı insanların da belli şartlarda/stres koşulları altında sergiledikleri doğal duygulanımlarin, kişinin rutin gündelik hayatını normal biçimde sürdürebilmesi noktasında artık ona engel olmaya başlaması şeklinde tarif edilebilir (kabaca)
Anksiyete, kaygı durumu, yas, depresif durum, fobiler, vs vs..
Yani;
Bir yakınınmizi kaybettiğimizde hepimiz bir yas dönemi yaşarız. Lakin bu durum, makul bir süre içinde (max 6 ay) normale döner ve eski verimliliğimize ve denge halimize kavuşuruz. Ama aynı yas durumu eğer bir yıla, iki yıla rağmen geçmemiş ve ilaveten kaygı, depresyon gibi tabloların eklenmesi ile kişi rutin iş hayatını, aile düzenini, sosyal sorumluluklarını vs vs yerine getiremez hale gelmişse, bu durum artık müdahale edilmesi gereken bir durum olarak kabul edilir.
Ya da, ağır maddi kayba ugramak, evinin yanması, işini kaybetmek benzeri hallerde, kayipla orantılı düzeyde depresif bir durumun hafif-orta düzeyde gelişmesi de normaldir. (Hatta gelişmemesi anormaldir) Ama bunun da makul bir süre içinde silinmesi ve normal duygusal denge durumuna kavusmasi gerekir. Eğer bu olmaz ve hasta tipik ya da majör depresyon tablosuna evrilirse, tedavi kaçınılmaz hale gelir.(İntehar riski belirgin olarak artar)
Fobiler de böyledir. Hepimiz uçağa binerken belli bir tedirginlik, anksiyete vs yaşarız. Lakin bu kaygı hali sizi artık uçağa hiç binemez bir noktaya getirmisse, o zaman yine müdahale gerekir, çünkü kişinin normal yaşamı sekteye uğramaya başlar.
Yani nevrozlarin kabaca hali budur.
Bu bağlamda, ilaç tedavisi her şartta zorunlu değildir. Kişi psikoterapi veya benzer alternatif yollarla desteklenebilir. Buna karşın, örneğin panik bozukluk tanısında ilaçsız tedavi mümkün değildir. Hastaya iradeni kullan, irade gücunle savaş vs demek tümüyle yanlıştır ve kişiyi çok daha zor süreçlere itekler.
Nevroz grubunun tedaviye genel yanıtı aslında oldukça yüksek düzeylerde başarılıdır.
Haa..
Ama şu soru baki kalır;
Neden bu kadar insan böylesi dertlerle muzdarip. Bu noktada herşeyi genetik ya da ailesel yatkınlıkla vs aciklayamazsiniz.
Sosyal iliskiler, kültürel mahalle baskıları, kişinin ekonomik sorunları, kronik işsizlik, kötü çalışma koşulları, bir ömür dinindigi hâlde maslow piramidinin dibinden kurtulamamak, hatta ve hatta yoksullarin oturdukları bütün evlerin istisnasız biçimde sahip oldukları mimari terörizm..
Bunların hiçbirinin psikolojik ve biyolojik yikiciliklari yok sayılamaz elbette. Ama bu da psikiyatrinin suçu değildir nihayetinde.
Mesaj çok uzadı..
2) Psikozlar
Yani kişinin gerçeklikle iliskisinin harbi harbi bozulduğu ve zihnin realiteden koptuğu tani grubu (şizofreni, paranoya, sanrisal bozukluklar, bipolar duygulanım bozuklukları, çoğul kişilik, halüsinasyonlar vs vs)
Buna da ayrı bir mesajda devam ederim.