Ümit Kıvanç, pirim gibidir benim.
Öyle ki;
İriş dede sultan iriş... Diyesim gelir bazen, silüetini gorunce.
6-7 yıl öncesinden bir yazı, bir kaç satır onun kaleminden;
"Hey dostum, kimi kandırıyorsun?"
Ezcümle sosyal medya platformlarının kapıları pencereleri karşılıklı açık kalmış gibi cereyan yapıyor.
Göğsünden gelen hırıltı da duyuluyor.
Öfke bedenini sarmış.
Cok haklısın.
Sömürgeci Batı medeniyetinin üniformalı beyaz faşisti George Floyd’u göz göre göre boğup öldürdü.
Beyazlığı faşistliği sıkıntı olmazdı da... Batı medeniyetinden alçak herif !
Tam senin mevzular bunlar.
Malum, siyahlar konusundaki hassasiyetini ezelden biliriz.
Tarih palavrası gazlama işinden bugüne kadar epey yolunu buldun.
Yaslanacağın tene sürtünmesinler diye taşaklarıni burdurduktan sonra, süsleyip giydirip hizmetine koştugun..
Neyse konuya gelelim biz yine.
Sinir krizi geçirip, üstündekini fora ederek onlarca polisin arasında koşmaya başlayan oğlanı vurup indiren, sömürgeci Batı’nın polisi değildi oysa..
Neden kızasıydin ki ona?
Zaten vurduğu Kürt’tü.
Polise kızıp terörist mi olacaktın?
Tuhaf ama, Batı medeniyetinde kızılır.
Siyahlar, bak, nasıl kızdılar.
Gidip polis merkezini yaktılar.
Sevindin değil mi?
Devlet kutsal, ama yalnız bizde.
O güzelim kızcağız evindeydi, polisin biri onu cansız yere serdiğinde.
Üstü çıplak koşan oğlandan bile daha zararsız görünüyordu..
Mecburen terörist artık.
Polis söyledi nitekim.
Polis söylediyse kızılmaz.
O öldürdüyse de kızılmaz.
Anası yanar, babası yanar, kardeşi yanar, arkadaşı yanar.
E onlar da Alevi zaten.
Şu cenazeye geldiği cemevi avlusunda dışarıdan vurulabilenlerden.
Eskişehir’de oğlanı esnafla beraber döve döve öldürdüler. Kızdın mı?
Yok.
Niye?
Çibörek mi sevmiyon?
Gezi Reis’e karşıydı.
Veya esnaf zaten sendin.
Ayıptır sorması, Minneapolisli siyah George Floyd, senin nereden kankan oluyor sahi?
Senin muktedir zulmünden tadacağın payla, ancak birilerini ezerek duyabildiğin tatminle filan alâkası olmayan, hiçbir şekilde dalgana taş atamayacak olan, ekmek derdindeki göçmen genç tak diye vuruldu öldürüldü, cinayeti savunmak, resmî katile laf ettirmemek için ânında harekete geçtin; neydi zorun?
Sen, sırtına üniforma geçirmek, beline silahlar, yedek şarjörler, kelepçeler, telsizler dizmek ve kafanı bozanı rahatça indirebilmek istiyorsun aslında.
Kanepeye uzansan dile getirebileceğin, bunun gibi zulmetme, hükmetme arzularından ibaret.
Sana ne George Floyd’dan? Kızılderililer, siyahlar falan, bunlar sana gelmez.
Bunları kurcalarsan kimlik bunalımın hepten içinden çıkılmaz hale gelir.
Hoş, zaten nasıl çıkabileceğini kimse kestiremiyor.
Cünkü anca cesetlerin üzerine basarak çıkabileceğini sanıyorsun, halbuki böylece daha derine batıyorsun.
Yanlış yere bakıyorsun.
Hakikatle ilişkini öylesine yitirdin ki, baktığın fotoğrafta ruh ikizini nerede arayacağını kestiremiyorsun.
Sen yerdeki kurban değilsin, onu boğan muktedir tetikçisisin.
Sana ne George Floyd’dan!
Sakın Malcolm X filan deme, Malcolm X burada olsa lince gitmiştiniz evine.
Şu anda yirmi sekiz ayrı suçtan yargılanıyordu.
Evinden bin kilometre ötedeki cezaevine konmuş, ardarda açılan davalarla hapiste çürümesi için çalışılıyor, arada bırakılırmış gibi yapılıp tekrar içeri atılıyor, manevî işkence ediliyordu.
Tabiî şu ana kadar çoktan sokak ortasında öldürülmediyse, katilinin bayrak önünde fotoğrafı devlet görevlilerince çekilmedi ve dağıtılmadıysa ve sen de alkışlamadıysan.
Biz hep yalan ve riya içinde yaşadık.
Bizi bunlar şekillendirdi. Düşüncede ve ahlâken dürüstlük bize uzak kavramlar.
Fakat bugünkü yüzsüzlük, sağlıklı insanı iki günde ölümcül hasta edebilecek seviyede "