Urban Shaman – şehir şamanı ders notları 1

4 Mart 2020

  • Mircea Eliade: Dünyanın en tanınmış, saygı duyulan şaman  araştırmacısı, kendisi bir şaman değil bir bilim insanı, antropolog. Tüm dünya alt kültürlerini dolaşarak, oralardaki şamanik ritüelleri izleri hiç yorum yapmadan (sözcüklerle fotoğraf çekmiş gibi) yazmıştır. O yüzden de insanlar Eliade’yi en büyük şaman araştırmacısı olarak kabul etmişlerdir. Ona göre şamanizm dünyanın her tarafında Asya, Amerika ve Pasifik’te izler bırakmıştır ve şaman kelimesi köken olarak Sibirya’nın Tunguz lisanından gelmektedir. Tunguzlar Türk’tür. Şaman kelimesi dünyanın her yerinde olmasına rağmen kelime aynı. (Hatta belki de o sebeple Kryon İstanbul konuşmasında hep şamanlık üzerinde durdu. Tarihi çözecek olan şeyin Anadolu’da olduğunu söylemişti).
  • Şamanın, herkesin gördüğü dünyadan içrek gerçekliklere nüfuz edebilmesi onları diğer şifacılardan ayırır. Bir şamanın iyileştirme teknikleri  ihtiyaca göre çeşitlenir ve çok zevklidir. Bizzat tüm insanlık tarihinin birikmiş deneyimlerine dayanan bir sanattır. Örneğin şekil değiştirebilir, kuş olabilir, ayı olabilir. Bitki ve hayvanlarla konuşabilir. Alt dünyalara girip çıkabilir, kültürlerin ve dinlerin kurallarının hegemonyasından özgürdür, herhangi bir fikir ister bilimsel olsun ister mistik olsun mutlaka dikkate alınır, insanların üzerinde antak kalmış olduğu, pratik sonuçlar alınabilen her şeye kabul sunulur ve bu öğeler hiç kimsenin hegemonyası altında  değildir. Şamanın kendisi “görücü”dür yani baktığı zaman bütün ilişkileri görebildiği gibi paralel gerçekliklere istediğinde girip çıkabildiği için baskın görüşlerin ya da yasakların etkisine maruz kalmaz. Tamamiyle sonuç almaya yöneliktir ve pratiktir. Yani onun yapmak istediği şey eğer bir sorun varsa, (eğer bir sorun yoksa akışa müdahale etmez)  o sorunu halletmek için kendi görüleri dahil, her şeyi dener. Kendisine ait özel bir yöntemi, en doğru yöntemi, başka bir yerdeki şamandan daha doğru bir yöntemi falan yoktur. Kendi her zaman yaptığı şey eğer işe yaramadıysa başka kabilenin şamanının yaptığı şeyi dener. Burada bir ego ya da kendine önem verme durumu oluşmaz. Carlos Castaneda eğitiminde “Kendine önem verme” öldürücüdür denir. Biz bu eğitim esnasında Huna Bilgisini temel almakla birlikte Dünyanın çok değişik coğrafi bölgelerinde yeşeren farklı isimler almış şamanik şifa ve bilgelik kültürlerinden örnekler vereceğiz. Carlos Castaneda kitapları olarak anılan bu bilgiler de, Tolteklerin on binlerce yıllık deneyimine dayanarak aktardığı yine Lemuryan kökenli kıymetli bir başvuru kaynağı olarak değerlendireceğiz    Şimdi burada iki kavram var; bir savaşçı kavramı, bir de gezgin kavramı. Savaşcı kavramı Carlos Casteneda’nın yani Toltek bilgeliğinin bir terimidir. Özgürleşme yolunda bir savaşçı derler buna. Savaşçı kişisel davranır, belirli bir grup ile birlikte amacı doğrultusunda farklı kimlikler altında değişik hayatlar sürer ve illüzyondan kurtulup özgürleşmeyi hedef alır. Gezgin dediğimiz ise daha ziyade şamanların çoğu gibi daha etkisel ve ilişkiseldir. Şifacılığa ve pratik gündelik yaşama daha çok nüfuz ederler. Yani kuantum fiziği açısından görebilirsek, birisi biraz daha parçacık gibi davranan diğeri ise biraz daha dalga gibi davranan gibi düşünebilirsiniz. Ama hedef aynıdır, yapmak istenilen şeyler uygulanan yöntemler de çoğunlukla birbiriyle benzeşir. Gezgin şaman kendini armonik hale g dolaylı yoldan diğerlerini de sağaltılmış olur. Örneğin Ho’opono pono rahat görebileceğimizi umuyorum bu sebeple şu anda açılımla ilgili detaya girmiyorum
  • Hawaii şamanizmi baz alındığında şaman ilişki sağaltıcı anlamındadır. Bu çok önemli bir ipucudur. Hiç bir zaman unutmamız gereken bir şey. Sonuç almaya yöneliktir, pratiktir. Bu ilişki insanlar arasında, insan ve durumlar arasında,  zihin-beden, madde-ruh, insan-doğa, vb. Arasında. Bağlantılar, ilişkiler, 3.boyut varlık alemi, kuantum fiziği açısından da baz alındığında parçacık ve dalga temelli, esasında varlık aleminin bir araya gelebilmesi için en önemli faktör ilişkidir., bozanlar olmasaydı varlık aleminin herhangi bir şeyinden bahsedilemezdi, yani ilişki varoluşun temel direğidir.

*devam edecek

Dogonlar ve SİRİUS Yıldızı -3

önceki bölüm için tıklayınız

BİR SUDANLI SİRİUS SİSTEMİ
Ynzan: M. Griaule ve G. Dieterleıı
Not: Aşağıdaki makale bir bütün olarak çevrilmiş ve yayın­ lanmıştır. Meslekten antropolog ve etnograflar için hazırlanmış olup, konuyla, kaynak materyalleri izleyecek ölçüde ilgili okuyu­ cu için sunulmaktadır. Robert Temple

… Ongnonlou’nun bilgisi, son derece gizli bir bilgi bütünü içinde, başlangıç düzeyinde bir yakınlık ya da Bambara ifadesiy­le, “hafif bir yakınlık” olarak tanımlanıyor. Bu, akılda tutulmalı­ dır çünki sıradan insan için, Sirius gökteki en parlak yıldız olup dikkatleri çeker ve Sigui hesaplarında en önemli rolü oynar. Bu yüzden ilk inisiye olanlara verilen Sirius sistemi kuralları bazen basitleştirilmiş, bazen de karmaşıklaştırılmıştır. Bu, dikkati, çok daha gizli hesaplardan uzaklaştırmak içindir.
Bu nedenle burada tanımlanan sistemin, en üst seviyeden bilgiyi alabilen fakat gökyüzünün bu kısmındaki hesaplamalarda güvenilemeyen inisiyelcre verilen bilginin bir kısmı olduğu bilin­ melidir.
Kendi açımızdan, biraraya getirilen bu dokümanlar, yeni bir hipotez ya da araştırmaya yol açmadı. Sadece dört temel bilgi kaynağının bilgileri bir tek metne dönüştürüldü. Alet edevat ol­ madan fiiliyatta görünmeyen yıldızların hareket ve karakteristik­ lerinin nasıl bilindiği meselesi açıklığa kavuşmadı, hatta sorul­ madı. Bu durumda materyalleri ham haliyle vermek çok daha an­ lamlı göründü.
SİGUİ VAKTİNİN HESAPLANMASI
Her 60 yılda3 bir Dogonlar Sigui (tören) denen bir tören kut­ larlar. Bu tören, dünyanın yenilenmesiyle ilgilidir ve bunu 1931’de ayrıntısıyla açıkladılar.4 Bu araştırmanın başından bu ya­ na iki Sigui seremonisi arasındaki dönemin nasıl hesaplandığı so­ rusunu cevaplamaya çalıştık. Yaradılış mitine dek uzanan ortak fikir, Yougo Dogorous köyü merkezinde, Yougo kayasındaki bir yarığın törenin önceki yılında kırmızı bir ışıkla parladığı şeklindeydi. Bu yarıkta birçok sunak taşı vardır; özellikle Andoumbo­ ulou büstü (bu kayalıklarda yaşamış küçük cüsseli insanlara ve­ rilen ad) ve amma.bara, yani “tanrı yardım eder” adı verilen bir kaya resmi; buna ileride değineceğiz. Ayrıca, bu kırmızı aydınlık görülmeden önce, köyün dışında yer alan bir nokta, hiç kimsenin ekmiş olamayacağı türden uzun bal kabaklarıyla dolmaktadır.

Rahip Manda’ya göre, Siguilerin hesaplanması, Binou ma­bedinin kapısına, tanrı Amma ve oğlu yeni dünyanın Öğretme­ niIO Nommo’yu simgeleyen iki figürün dan hamurundan yapıla­ rak konmasıyla hesaplanmaktadır. Bunlardan bir tanesi dikey bir ovaldir -dünya yumurtasını simgeler- diğeri de temel eksenidir ve başlangıçtaki karanlıkta Amma’yı gösterir. Sağdaki kısımda, her yıl, bir noktayla gösterilir; işaretlemeye alttan başlanır. Ye­ dinci yıl geldiğinde, dış kısma üç çatallı bir zıpkın motifi çizilir; bu, noktalardan oluşan çizgiye bir ilavedir. Aynı şey, sol kısımda yine aşağıdan yukarıya olmak üzere yapılır. 14 yıl da bu şekilde hesaplanır. Bunlar dünyanın yaratıldığı yedi çift yıldır: Bunlara bütünü simgeleyen bir birim eklenir. çizim, tanrının son el hareketini simgeler; bir eli yukarıda, di­ğeri aşağıdadır, gökyüzü ve yeryüzünün yapıldığını göstermek­tedir.
Bu çizim dört kez tekrarlanır ve böylece 60 yıllık bir dönem kaydedilir.

Devamını oku “Dogonlar ve SİRİUS Yıldızı -3”

Sirius yıldızı…. 2 devam

önceki yazı için tıklayınız

Sirius A ve Sirius B yıldızlarını refere eden Google haritası ve gökyüzü haritasından gelen görsel verilerin sansürlenmesinde neler oluyor?

Sözü geçen bu iki (aslında üç) yıldızın bu aşikar değişiminin yalnızca küresel teleskop şebekesindeki bir arıza olduğuna bizi ikna etmek isteyen bilim topluluğunun inkarına rağmen, gerçek görmemiz için orada. Onlar bunun orijinal fotoğraf levhalarının üzerindeki plakalardan birindeki ‘hafif sızıntı’ ile ilgili olduğuna inanmamızı istiyorlar.

Sirius ile ilgili bir şey onların canını sıkıyor. Ama bu nedir? Bu garip fenomen hakkında her türde komplo teorileri ortaya çıkarken, Sirius Yüksek Konseyinin söyledikleri şunlar:

“Açıkçası, fiziksel evrenin dokusu olarak anladığınız uzay – zaman sürekliliği birçok can sıkıcı anormallikler ile doludur – örneğin sizin anladığınız terimlerle: solucan delikleri, yıldız kapıları ve çok boyutlu portallar.

Sirius bunların hepsidir. Üç farklı boyutta tınlayan yıldızların (Sirius A, B ve C) üçlü sisteminde bu, zaman – uzayın kendisini değiştiren karmaşıklıktır. Kozmik goblendeki bu çok geniş vortesklerde her şey mümkündür; gelen ve giden gemiler (fiziksel ve eterik veya holografik), bilinçli formların ve varlıkların üst üste katmanları, her türde görünmeyen frekanslar ve dalgalar ve en önemlisi sizin şu andaki algılarınızın ötesindeki yaşam ve ışığın muazzam topluluğunda bir mercek bulunur.

Bu paralel gerçeklikten gelen fotonik yayınımlar bu alanda sel gibi taşıyor, zaman uzay sürekliliğinin özünü değiştiriyor, fiziksel uzay algısını da değiştiriyor ve ait olduğunuz galaktik ailenin bu bölgesindeki tüm varlıkların bilinci için bir filtre olarak hizmet ediyor.

Bu, kendi güneş alanınızda kanıtlanmaya başlıyor. Uzay gemilerinin gizemli şekilde güneşten veya güneşin üzerinden geçtiği görülüyor ve bilim adamlarınız bunun fiziksel olarak imkansız olduğunda ısrar ediyorlar – ve güneşe uzaktan yaklaşmaya çalışan her şeyin anında tozlaşacağını söylüyorlar. Bu bir yanılsamadır. Şu anda bunu kanıtlayacak dijital resimlere sahipsiniz. Tüm fiziksel evren bir yanılsamadır. Hiç bir şey göründüğü gibi değildir ve Ruhun Kozmosunda her şey mümkündür. Sizin yalnızca sistemde yıldızlar olarak gördüğünüz şeyin hala orada olmayabileceğini kavramak için ışık yıllarında görüşünüze ulaşan ışığın gecikmesi kavramını düşünmeye gereksiniminiz var, o kadar uzun süre ki, onların ışığının size ulaşmasından önce uzayı aşmalıdır.

Bu “fütürist” bilgiye sahip olduklarına inananlar bu ışıkların ardında neyin yattığını anlamanızı istemezler. Bu ışıklar sınırlı dünyanın ötesine ulaşmanızı davet etmek ve sizi yuvaya yönlendirmek için oradadır. Fiziksel evrenin “yapısı” tamamıyla yapılanmamıştır, sürekli olarak mutasyon geçirir, hareket eder – döner.Sizi manipüle edenler bu sınırlamaları aştılar.Onlar şu anda uzayın derinliklerindeler, başka alemlere nüfuz etmelerinin gerçeğini yadsımak ve sizi şaşırtmak için hala  ‘roketlerin havalanması” olaylarında size gösterdikleri çağdışı uzay yolculuğu teatrallerine rağmen.Onlarca yıldır zaman kurgusunda ileri geri yürümekteydiler; başka dünyalarda bulundular – onlarla etkileşim kurdular, hatta  hakim oldular. Diğer evrenleri uzaktan gördüler, gelecek zamana yolculuk yaptılar ve o ‘geleceği’ şu andaki var oluşunuzun hazır olmayan gerçekliğine çekme ağır hatasını yaptılar. Bunların gezegeninizde çok uzun süredir yapılması ve sizin hala yalanlarla uyutulmanız bilinçli varlıklar topluluğunu merakta bırakıyor.

Galaksinizin en büyük ‘ana yolu” olan Sirius’un büyük çok boyutlu kapısında, akıl almaz miktarda giriş – çıkış ve transit geçiş vardır. Diğer realitelerin gözlenebildiği ve oralara seyahat edilebildiği anahtar deliği olarak konumlanmış o ‘yıldızın’ arkasında, bazıları barışçıl ve birlikte çalışan, diğerleri çok iyi niyetli olmayan sayısız uygarlıkların ticareti görülebilir ve yadsınamaz. Kendi gelecek benliklerinizi algılarken, onlar o “kapının” diğer tarafında görünüyor olabilirler! Hayal edilebilen ve hayal edilemeyen her astral varlık kapıdan geçebilir ve form tezahür ettirebilir – yüksek boyutların ışık varlıklarından, mekanik “bilinçsizliğin” vitesiyle sızan kollektif karanlık sızıntı. Bu sayede, ıstıraplı hiper – teknolojinizin çoğu Dünya realitesine nüfuz eder.

Gözlerinizi gökyüzünde tutun. Yıldızların, güneşinizin, uzayınızı paylaşan gezegensel varlıkların değişimini göreceksiniz ve güneşinizin yüksek titreşimli öze dönüşümünün senfonisinin uyumlu şekilde ve tam olarak yönetildiğini – İlahi Yaradılışın temposunda çalındığını – bilin. Kendi şüpheniz, gelecek korkunuz ve karanlık güçlerin ışığı yok etmeyi başarabileceği hükmünüzden başka hiç bir şey sizi körleştiremez. Sonuç bu değil… Gaia’nın ortaya serilen hikayesinde, ışık hüküm sürer. Bundan sonra da böyle olacak.

Bizler Sirius Yüksek Konseyiyiz.”

Copyright © Patricia Cori 2012

(Çeviri: Saffet Güler)

sirius çok ilgimi çektiği için bu kez DOGON larla ilgili devam edeceğim, takipte kalın, bildiğiniz ek kaynakları yorumlara yazın lütfen

İlk Tanışma Kızıl Dosya

Kızıl Dosya[a] Sir Arthur Conan Doyle tarafından yazılmış Sherlock Holmes romanıdır. İlk Sherlock Holmes macerası olması nedeniyle önemi büyüktür. Sherlock Holmes’ün en yakın arkadaşı ve hikâyelerinin anlatıcısı Dr. John Watson bu macerada tanışmış

ve şu ana kadar bu tanışma öyküsüne ilk kez denk geldim!

Sherlock Holmes ve Dr. John Watson tanıştıktan sonra 221B’deki evlerine taşınırlar. John Watson, tanıştıkları ilk andan itibaren dedektifimizin gözlem yeteneklerini muhteşem olarak tanımlar. İlk zamanlar bu yeteneğine oldukça şaşırmış ve hayran kalmıştır. Hatta Dr watson, bazı durgun periyotlarında onun münevvim tiryakisi olduğunu düşünmüş! İlk kez duydum bu kelimeyi, ve Osmanlıca uyuşturucu anlamına geldiğini buldum. Ha ne işime yarayacak? Yaradı bile; anda hoşluk oldu☺️
Bölümden çok anlamlı bulduğum bir sayfayı da sunayım:

Yüzümdeki hayret ifadesi hoşuna gitmiş gibi gülerek, “Bakıyorum çok şaşırdın,” dedi. “Şimdi bu bilgiyi öğrendi- ğime göre kafamdan atmak için de elimden geleni yapaca- ğım.” “Kafandan atmak mı!” “Evet,” dedi, “insan beyni küçük boş bir tavanarası gibi- dir ve içini seçtiğin malzemelerle doldurman gerekir. Aptal insan önüne çıkan her gereksiz malzemeyi içeri tıkar ve ih- tiyaç duyabileceği bir bilgi diğerlerinin arasında kaybolup gider veya en iyi ihtimalle diğer birçok şeyin arasına sıkı- şır, dolayısıyla bu bilginin oradan alınıp çıkarılması zorla- şır. İşini bilen biri beynindeki depoda neleri saklayacağını çok dikkatli seçer. İşini görecek araçlar dışında hiçbir şey barındırmaz, bunu da titiz bir tasnif ve kusursuz bir dü- zenle yapar. Bu küçük odanın esnek duvarları olduğunu ve son raddeye kadar genişleyebileceğini düşünmek bir hata- dır. Haliyle, eklenen her yeni bilgi için önceden bildiğin bir şeyi unutman gerekir. Bu yüzden gereksiz olguların faydalı olanların yerini işgal etmesine meyil vermemek çok mü- himdir.” “Ama söz konusu olan Güneş Sistemi!” diye itiraz ettim. “Bu beni niye ilgilendirsin ki?” diyerek sabırsızca lafımı kesti. “Güneş’in yörüngesinde döndüğümüzü söylüyorsun. Ay’ın yörüngesinde olsaydık, bu bana veya çalışmalarıma zerre etki etmeyecekti.”

alıntılar:

Devamını oku “İlk Tanışma Kızıl Dosya”

Özgürlük Hakkında

İnsan özgürlüğe göz diktiğinde -ki buna ruhunuz ya da auamukanız çölde kalmışçasına susamıştır- önce somut konularda özgürlük gibi anlaşılır, ekonomik özgürlük, bağımlılıklardan, sorumluluklardan kurtulmak gibi gelir. Doğrudur da… Fakat buna kavuşunca özgürlüğün çok daha büyük bir kavram olduğunu anlar insan, insanın ben’den BEN’im’e uzanan hem muhteşem hem de berbat yolculuğudur bu.

Az önce tesadüfen Sartre’ın Sineklerinden bir söylem gördüm,

Özgürlük aniden üzerime çöktü ve ayaklarımı yerden kesti…Gölgesini  yitirmiş bir adam gibi oldum, Cennette hiçbir şey kalmamış, ne doğru ne yanlış ne de bana emirler veren herhangi biri… Kendime yabancıyım, biliyorum. Dışarıda doğa doğaya karşı, hiçbir bahanesiz, nedensiz, çaresiz, kendi içinde bulduğum çare dışında yok bir çare… Yalnızım, yalnızım, yalnız, Ölünceye kadar yalnız.

Benzer bir şey midir bilemiyorum; hayatımdaki dönüm noktalarının birinde (2003-2004) hiç beklenmedik şekilde birlik duygusunu yaşadım, çok kısa sürdü fakat unutulmaz bi görü oldu benim için. Bu görüden şimdiki dikkat alanına döndüğümde tamamen bilinçsizce şöyle bağırdığımı duydu kulaklarım: “her şey yalan (illüzyon) olsa bile ben çokluğa razıyım.” Cümlenin gerisinde söylenmeyen duygu şuydu yalnızlık korkunç bi şey, tahayyül edilmez bir hüzün, yaşamaya değmez ebedi bir hapishane. 

Hayatınızda şu an olmakta olan her şey, özgürleşmekle ilgili diyor Adamus, belki inkar edebilirsiniz ama öyledir. Ve gülüyor ben de gülüyorum. Gülmek güzel şey tıpkı rüyalar gibi ağlamak gibi bizi hafifleten bi şey. Adamus (Tobias’dan yadigar kalan bir kanallık şahsiyeti), özgürleşmenin şu sırada dünyadaki tüm insanlar için tek uğraşı tek mesele olduğunu söylüyor. Özgürleşmek tüm bağlardan ve tanrıdan özgürleşmek hatta RUH’tan özgürleşmektir diyor. Özgürlük serisinin ilk konuşmasında şu ana kadar olmadığı kadar cesur! Tanrının man made yani insan yapımı olduğunu açıkça ifade ediyor ki Don Juan (Castaneda’nın ustası Toltek bilgesi) bize bunu tüm kanıtlarıyla sunmuştu daha önceleri.

Tanrıdan özgürleşmek bazı çevrelerce hoş karşılanacaktır ama ruhtan özgürleşmek? İşte bu kolay bi lokma değil, sanırım artık sadece dindarları değil spiritülleri de kaybetmeyi göze alıyor. Bu öylesine bi lokma ki bilimle uğraşan ve

Devamını oku “Özgürlük Hakkında”