Bir Yeni Dünya tezahürü

Yılbaşında Torino’daydım.  Herkesin dilinde “Beppe“ vardı. Beppe Grillo, Cenovalı bir komedyen…64 yaşında, sivri dilli bir hiciv ustası…4 yıl önce, bütün düzene meydan okuyan, cesur bir söylemle siyasete soyundu. Arkasında 60’ına varmamış bir işadamı vardı:Casaleggio…

Muhalif fikirleriyle tanınan bu “bilişim gurusu“, medyanın görmezden geldiği Grillo’ya internette örgütlenmeyi önerdi. Kurdukları blog, kısa zamanda dünyanın en çok ziyaret edilen adreslerinden biri haline geldi.**İtalyan siyaseti, Berlusconi hükümetleri ve kifayetsiz muhalefet partileriyle çıkmaza girmişti.“5 Yıldızlı Hareket“ adını alan yeni parti, “sağ” ve “sol“ kavramlarını bir kenara koyarak doğrudan sisteme savaş açtı.Parti hiyerarşisine karşı olduklarından kendilerine “parti“ demiyorlardı.Hareketin lideri yok, sözcüsü vardı; liderliğe inanmıyorlardı.“İnternet ile doğrudan demokrasi”yi şiar edinmişlerdi. Adaylarını, internetteki oylamayla belirlediler.Grillo, “Ben aday olmayacağım. Seçilen arkadaşlarım da maaşını halkın hizmetine sunacak. Her harcama, internette şeffaf hale gelecek. Her vekil, 6 ayda bir internet üzerin-den seçmenlerinin güven testinden geçecek. Güven tazeleyemeyen çekilecek” dedi.

**Kampanya başlayınca Grillo, kendisine ambargo koyan medyaya meydan okudu:“Rating için horoz dövüşüne girmeyeceğim” dedi.Hiç televizyona çıkmadı. Küfürlü, iğneleyici, nüktedan sesini meydanlardan ve sosyal medyadan duyurdu.Ücretsiz ve sansürsüz bilgi akışı…Şeffaf siyaset, özgür medya…Yeniden devlete devredilmiş sağlık ve eğitim hizmeti… Sürdürülebilir toplu taşıma, yenilenebilir enerji yatırımları vaat etti.Yolsuzluğa karışan işadamlarını, bankaları isimleriyle teşhir etti. Bu mesajlar, twitter’daki 2 milyon takipçiyle seçmene, facebook’tan, YouTube’dan halka ulaştırıldı.Edebiyatçıların, akademisyenlerin, bağımsız gazetecilerin katılımıyla “5 Yıldızlı Hareket“, siyasetten umudu kesmiş bıkkın kitlelerin umudu haline geldi.*

**Sonuç mu?

2 ay önceki genel seçimde “5 Yıldızlı“, yüzde 25 oy alarak birinci parti oldu.İlk kez meclise giren 162 genç parlamenterle, kirlenmiş İtalyan siyasetine meydan okudu. Partiler şaşkın. Bugüne dek rüşvetle partileri teslim almış mafya şaşkın… Medya şaşkın…Grillo seçim sonrası, kendi modellerinin Avrupa’da yeni bir akımı tetikleyebileceğini söyledi. Hareketin, 2011’de Wall Street’te başlayıp dünyaya yayılan işgal eylemlerini andıran, bir sivil başkaldırı havası var.Fark şu ki, “5 Yıldızlı Hareket”, iktidar olma şansını da yakalamış durumda… Bence “İnternet Asrı”nın ilk politik denemesi bu…Casaleggio‘nun deyişiyle “Radikal bir değişimin başlangıcı…”Sizce Türkiye’de de giderek otoriterleşen siyasi iktidara meydan okuyan, kıstırılmış medyadan yakınıp durmak yerine sosyal medyayı kullanan, yeni yöntemler ve söylemlerle, yeni politikalar üreten, genç bir muhalefetin vakti gelmedi mi?

..Can Dündar

İnsana inanilır gibi gelmiyor degil mi frekanslar? Bana bu öykü Lemuryanları animsattı, yönetim bicimlerimiz degisecek galiba hem de ciddi ciddi. Gecenlerde Lemuryalilardan bi alinti yapmistim, Ona yeniden bi göz atmak lazim.

Kutlama Zamanı

Artık, karşılıklı tartışmak zorunda değilsiniz. Bütün yapmanız gereken şey derin bir nefes almak ve bilmede-bilişte olmak. Ve oldu bile. Diğer insanların karşılıklı tartışma içinde ne yaptıklarının bir önemi yok. Bir ev, araba, iş ya da bunun gibi bir şey için tartışıyorsunuz ve şöyle diyorsunuz: “ Burada akılı olmam lazım, çünkü onlar gizli planlarıyla geliyorlar ve bende onlara kendi gizli planımdan…” Bu günleri bırakın, gitsin. Bu çok zihinsel ve işin içinde güç var. Siz bir bilinç varlığısınız.

Başkalarıyla çalışırken çok ilginç bir dinamiği fark edeceksiniz. Eğer masada otururken ve konuşurken, Ben-im varlığınızı sürdürürseniz, bu dinamikle, zaten tartışma biter. Çoktan bitmiştir. Oraya almaya geldiğiniz şeyi, aldınız bile. Onu almaktan korkmayın çünkü hiçbir zaman çok fazla istemezsiniz ve bir diğerinin zararına istem olmasını da istemezsiniz. Zihin ve güç oyunu oynamadığınız sürece, istediğinizin birebir ve bazen de mecazi olarak masaya geldiğini ve orada sizin hizmetinizde olduğunu anlayacaksınız.
Adamus

Gizli planlar filan… Bunlar hiç bi zaman geçerli olmadılar aslında, bize öyle öğretildi, korkutulduk ve bütün bunların temeli bence sadece “ayrılık” bilgisine dayanıyordu, yani dün söylediğim ÖZNELERRRRRRRR. Oysa ayrılık sahte bi olgudur, sırf 3B dünya oyunu için tasarlanmıştı, şüphsiz bir amacı vardı  O konuları çok düşündüm, çok şey seyrettim zaman öncelerinden, hiç girmeyelim şimdi çünkü neden olduysa olmuştu, geçti bitti gitti, biz şu ana bakalım, meğer ki AYRILIK yoktur, eski dünyaya dair tüm bilgiler kavrayışlar çöker. Çökenin başında durup ağlayacak değiliz.

Bırak ağlamayı, kutlama zamanı bu yaw, kutlama partilerine katılacağım artık, kim davet ederse katılacağım, tabi kendim de yapacağım, sabaha kadar dans artık :)))) hahahahahaha gerçekten bu mutluluğa erişebileceğimizi ümit etmekten bile çekiniyorduk yirmi sene önce… Çok naif varlıklarız

Düşün ötesine, özgürlüğün içine

Şimdi, bu spiritüel düşler, bu büyük umutlar hakkındaki ilginç şey… İlginç olan şey, o kadar kirlenip sulandılar ki, çoğunuz onun ne olduğunu unutmuş vaziyettesiniz. İnsan psikolojisinde bu ilginç bir olgu. Sizi ayakta tutan bu kocaman hedeflere sahip olabiliyorsunuz, sonra ne olduklarını unutuyorsunuz. Ama o düşlerin, aslında ne olduklarını bile unutarak, sizi ayakta tutmasına izin veriyorsunuz.

Daha pratik bir örnekle açıklarsak, bazılarınız spiritüel bir merkez açmak hayaline sahip. Bazılarınız, çocukları iyileştirebileceğiniz büyük bir klinik işletme hayali kuruyor. Gerçekten mi? Bazılarınız gidip, mağaralarından ejderhaları çıkarma hayalini kuruyor. Sahi mi?! Bunu söylediğimde kulağa aptalca geliyor, değil mi?

Bazılarınız, içine koyduğunuz bilgelik sayesinde, tüm dünyadaki insanların okuyup, aniden uyanacağı mükemmel bir kitap ya da kitap serisi yazmanın hayalini kuruyor.

Bazılarınız o kadar çok spiritüel olmanın düşünü kuruyorsunuz ki, etrafta süzülerek gezinmek istiyorsunuz. Süzülüyorsunuz ve etrafınızda sizi çevreleyen bir ışık var. Ve sizin yanına gittiğiniz saksılardaki bitkiler çiçekler açıyor.  Ve sonra sokaktaki  o hasta köpeği görüyorsunuz ve onun yanından süzülerek geçtiğinizde köpek aniden ayağa fırlıyor ve iyileşiyor. Ve ölü bir kuş ve kuş aniden… (Kahkahalar) Ciddiyim. Kendinize gülebildiğinize sevindim.

Başka hangi düşleriniz var? Hadi ciddileşelim, çünkü biz… Ve biraz sonra, bu düşlerin sizi neden geride tuttuğunu ve bununla ilgili ne yapacağımızı açıklayacağım. Ve bu arada, burada olan bazılarınızı gücendireceğim – belki de hepinizi, bilmiyorum – ama artık, bu ana konulara değinme zamanı, çünkü düşler bir dikkat dağıtıcıya, bir yanılsamaya dönüştü ve birkaç dakikaya kadar, bu düşlere ne olacağını açıklayacağım.

…o hayaller aslında hep sana karşı çalıştılar ve yaşamında çok fazla enerji tuttular. Neden bir işe yaramadığını, neden bu kadar güç olduğunu merak ettiğinde, o hayallere bakabilirsin. Onlar suni bulutlar gibiler. Onlar, bir çeşit büyük dikkat dağıtıcıları, gerçeklikten uzaklaştıran. Gerçeklikten.

Şimdi, gerçekliği sadece orada olan olarak değil, yarattığın şey olarak düşün.

Bu hedeflere sahip olmamız gerekmiyor muydu? Bunlara sahip olmayalım mı? Bizden sadece hiçbir şey olmamızı mı istiyorsun?” diye soracaksınız. Hayır. Onları fantezi ve “Hiçbir yer” ülkelerinden çıkarıp, tam buraya koymak istiyorum. Sorun da baştan beri buydu.

O düşleri buraya koymak, şimdiye kadar büyük ve rahat bir yastık gibiydi (Bulut gibi bir şey çizer ve onu işaret eder) başka bir yerde, X boyutunda ve – eh, çöp adamlar artık yok (Bir insan çizer) –ve yaşamı yaşamak için hayaller oradayken, bir çeşit kristal tavanla ayrılmış haldeyken, onları orada ayrı tutmak içindi. Bu küçük bir numaraydı. Bu küçük bir tuzaktı. Bu şekilde gerçeklikle asla yüzleşmeniz gerekmiyor. İlginç.

Peki, peki ya o hayalleri dağıtsak? Ve onu bu gerçeklikte yaratmaya başlasak ve bir sürü uzay gemisinden de, yeni enerji kavramından da, çok daha büyük olsa? Onlar bile sınırlıydı. Onlar sadece düştü. Onlar derin düşünmeydiler. Peki ya zarafet, kolaylık ve basitlikle gerçek olmaya başlarlarsa ve sadece hayal etmek yerine, onları burada gerçekleştirmeye başlarsak? Hmm. Birazcık korkutucu aslında.

Olan hep şuydu; “Hadi onu hayal düzeyinde tutalım ki, hiçbir zaman gerçekleştirmek zorunda kalmayalım.” Peki ya onu buraya getirirsek? Ya olayları burada yaratırsak ve bu rüya halinden kurtulursak? Bolca endişe mevcut. Peki ya işe yaramazsa? Ya elinize yüzünüze bulaştırırsanız? Ya, bu da o başarısızlıklarınızdan biri olursa? Bunu söylediğimde kimseye bakmıyorum. Ya bunların hepsi makyo ise?

Her birinize yönelteceğim soru şu: Denemeye değmez mi? Hayali düşler ülkesinden vazgeçip, onları gerçekten burada yaratmaya değmez mi? Başarısızlık olasılığına değmez mi?   Bunun makyo olduğuna ve hiç birinin gerçek olmadığı olasılığına değmez mi? O kristal tavanı, sonsuza dek tuzla buz etmeye değmez mi? Bu büyük bir adım, ama küçük de bir adım.

Bu büyük bir adım çünkü kendi kendinizle karşılaşacaksınız. Büyük adım. “Şimdi tam zamanı” diyeceksiniz. “Bu, performans zamanı, yaratım zamanı, enerji zamanı”. Ve bu büyük bir lokma çünkü onu orada dışarda, hiçbir yer ülkesinde tutmak ve kötü bir gün geçirirken oraya gitmek biraz daha kolay. “Hayali düşlerimi düşüneceğim. Onların olduğunu hayal edeceğim – dünyayı kurtarmak, belki de tüm yunusları. Oh! Benim hayalim bu. Ve bana hayalim için biraz para verebilirlerse eğer bunu başarabilirim” Hayır, çünkü görüyorsunuz ya, siz para yoku yaratıyorsunuz. Çünkü bir şekilde, hayalin gerçekleşmesini istemiyorsunuz. Onun burada olmasını istemiyorsunuz. Onu orada tutuyorsunuz.

Şimdi, onlar diğer boyutlarda, Yakın Dünya âlemlerinde, bir yerlerde havada uçuşuyorlar. Pek çok boktan düş var diyebilirsiniz. Hadi onları oldukları isimle çağıralım – boktan düşler.  aptalca düşler. Belki başlarda aptalca değillerdi ama şimdi aptalcalar. Pekâlâ, Eski Enerji Düşleri. Bu kadar. Onlar Eski Enerji’de düşünüldüler. Eski Enerji’de düşlendiler ve şimdi uygulanabilirlikleri kalmadı çünkü uygun değiller.

Düşler. Artık orada geçerlilikleri yok. Elde edilemez bir halde tuttuğunuz düşler. Onları asla buraya getirmeyeceksiniz. Onlar birer spiritüel havuçtular. Dikkat dağınıklığı, kandırmaca ve bir bakıma sizi yaşamaktan alıkoydular.

Düşünüz neydi? Bir anlığına onu düşünün. Ya da düşler. Birden fazla olabilir. Neydiler? Çok pratik bir şey olabilirler. Bir masaj merkezi açmak. Bunun negatif olduğunu söylemiyorum. Tüm söylediğim, eğer şuan onu doğru dürüst bir şekilde yapmıyorsanız, eğer hayalinizi gerçekleştiremiyorsanız, bu onu başka bir yerlere kaldırmışsınız anlamına geliyor. Ulaşılamazdı ve inanılmaz miktarda enerji tutuyordu. İnanılmaz miktarda kalbinizi, kaynaklarınızı ve umutlarınızı bağlıyor.

Hayalleriniz neydi?

Ve biraz sisli olması ihtimali büyük. Biraz sisli. Ne olduğunu hatırlamayabilirsiniz. Bu düşler çok başka bir yerlerde olduklarında, bu denli ulaşılamaz olduklarında, olan şey budur.

Düşleriniz neydi? Büyük vizyon… Evet.

Herkes bir anlığına düşünsün. Düşleriniz neydi?

Birkaç bir şey önereceğim. Öncelikle, gelecek ay içinde o düşlerin neler olduğunun farkına varmaya çalışmanızı istiyorum çünkü çoğu öylesine kirlenmiş, üzeri örtülüp belirsizleşmişler ki, ne olduklarını hatırlamıyorsunuz bile. Bir şeyler var. Bir şeyler var, biliyorsunuz ama pek çoğunuz ne olduğunu unutmuş vaziyette. Oldukça pratik bir şey olabilir. Dünyaya ışık tutmak olabilir. Bu güzel bir düş ama… (Adamus biraz kıkırdar) Neden? Neden? Böylece dünya size bunu yapsın diye mi?. (Orta parmağını gösterir) İşte yapacakları bu. Işığınızı yansıtın ve sizi ters yüz etsinler. (Kahkahalar) “Ne yapmaya çalışıyorsunuz?! Hah!” (Bazıları kıkırdar) Evet. Bu çok doğru.

Sadece ışığınızı yansıtın. Dünya üzerine değil. Sadece ışığınızı yansıtın. Diğer bir değişle, gündeminiz olmasın.

Düşlerinizi orada tuttunuz. Onlar Eski Enerji’den temel alıyorlar. Yepyeni bir sayfa açıyoruz. Hadi bu düşlerin gerçekten çok fazla enerji içerdiğini söyleyelim, enerji umut ve ya umut kaybı olsun yâda olmasın, tatmin ve ya tatminsizlik içersin yâda içermesin. Ne olursa olsun, şu anda hepsi bir miktar enerjiden başka bir şey değil ve hepsi kapana kısılmış durumda. Onlar, orada bir yerdeler. Orası gerçekten sisli bir yer ve… Nerede olduğunu görmüyorsunuz bile.

O bulutun aşağıya yağmur olarak yağmaya başlamasına, enerjinin yaşamınıza girmesine izin vermenizi öneriyorum. Bu birkaç şey yapacaktır. Bulutu, gizemi, şeylerin belirsizliğini, sis örtüsünü dağıtır. Onu o âlemden bu âleme taşır. Ve ayrıca gelirken, orada var olan kristal tavanın temizlenmesine yardım eder ve onun eriyip gitmesini de sağlar. Kristal tavan şekerden oluşuyor ve kendiliğinden eriyecektir. Enerjiyi bu gerçekliğe getirecek – orijinal düşleri değil, enerjiyi getirecek  – çünkü bu yaşamda her şey onu buraya getirmekle ilgili. Orada tutmakla değil. Eğer düşünüzü orada başka bir yerde tutarsanız, bu yıl sık sık bunu size hatırlatacağım. Onu, tanrısallığınız da dâhil, buraya getirme zamanı. O konudan da bahsedeceğim.

Ama önce onun üzerinize yağmasına izin verme zamanı. Sizi hiçbir şemsiye koruyamaz.

(Adamus, mükemmel bir şemsiye çizer ve birisi “Aferin” der) Teşekkürler. (Bazıları kıkırdar) Şemsiye yok. Bırakın üzerinize yağsın ve kendinize onu hissetme iznini verin. Hatta duştayken hayal edin, burada o bulutun sembolünü kullanıyorum, bulutlar uzakta bir yerlerde olduğundan, bu sadece kafa karışıklığını değil aynı zamanda da kütle ve mesafeyi de temsil edecek. O bulutun tüm enerjisiyle üstünüze, aşağıya yağmasına izin verin, elde edilemez düşleri yıkayıp temizlesin ve onları bu gerçekliğe ulaşılabilir yaratımlar olarak getirsin. Eski düşler değil, sadece tutku.

Sonra “Şimdi, onu neyin yerine koyacağız?” diyeceksiniz. O anda olacak. Burada aşağıda bulutlar yaratmayacağız ya da yanınızda olsa bile ulaşamadığınız türden bulutlar yaratmayacağız. Onların, eski düşlerin ötesine hareket edelim.

Çok önemli bir nedeni de onun bolca enerjiyi serbest bırakması. Sizi özgür bırakıyor. Size artık bu gerçeklikte yaratma imkânı tanıyor. Çok büyük miktardaki özünüz, oraya bir yerlere yatırım yapmış durumda, artık burada yaşayamadığınız gerçeği noktasına. Nerdeyse artık burada hiç bir şey yaratamıyor olduğunuz bir noktaya geldiniz. İstediğinizde yaratılacak inanılmaz şeyler var. Yaratılacak basit şeyler. İstemiyorsanız, hiç bir şey yaratmayabilirsiniz de. Tamamen size kalmış. Ama bu artık burada gerçekleşecek, orada değil.

Düşleri çıkarıp atıyorum. Gerçekten yapıyorum. Düşleri buraya indirin demiyorum. Onlardan kurtulun. Burada yaratmaya, olmaya, yapmaya başlayın. Tam burada.

Bunu net bir şekilde duymanızı istiyorum. Buraya sadece eski düşleri getirmeye çalışmıyoruz çünkü onlar eski düşler. Onlar, Yeni Enerji’de, zarafet ve kolaylıkla – sanırım ona daha büyük diyebilirsiniz – çok daha tatmin edici olabilirler. Onları buraya getirin. Bolca enerjiyi kendilerine çekecekler.

Pek çok inanılmaz potansiyel mevcut ama bu potansiyeller ayrıca bu eski düşlerin bazılarınca gölgelenmekte.

Hadi derin bir nefes alalım.

Derin bir nefes alın ya da… Bırakın nefes sizi solusun. Bu zarafettir.

Bu zarafettir. Sadece bırakın nefes sizi solusun.

Sevgili dostlarım, bu yılı öyle dönüştüreceğiz ki, artık düş bir yanılsama olmaktan çıkıp bir gerçek olacak, o sizin yaşamınız olacak.

O serbest bırakılmış düşten gelen tüm enerjiyi içimize çekelim… Özgürlüğü içimize çekelim. Düşün ötesine, özgürlüğün içine. Ne güzel bir başlık.
Mutlu yeniçağlar.

Adamus-Kırmızı Çember

Özümüzün Bütünselliği

Özümüzün bütünselliği son derece akıl almaz bir iştir. Yaşamımızdaki en karmaşık işlerin üstesinden gelebilmek için onun yalnızca çok küçük bir parçası bize yeter. Oysa öldüğümüzde, özümüzün bütünselliğiyle ölürüz.cc

*

Kendini yadsıma bir düşkünlüktür. Yadsıma düşkünlüğü gerçekten de en kötüsüdür; bizi önemli şeyler yaptığımıza inanmaya zorlar; oysa aslında kendi içimizde sıkışıp kalmışızdır.

*

Çoğu kez kendi hakkımızdayaptığımız tespitler çok eksik kalır. Eğer gerçekten kendinize bakmak istiyorsanız mahirbir dedektif gibi davranın, somut ve soyut çöpünüzü didikleyin. Belki eliniz, üstünüz başınız kirlenebilir ya da kokudan rahatsız olursunuz ama bunun başka yolu yok .sa

*

SONSUZ duyumuzu sıkıştırarak ÇOKLUĞU görürüz VE genişleterek BİRLİĞİ görürüz.
WILLIAM BLAKE

*

Eski öğretilerin hemen hepsi (istisnalar var), taraftarlığı önerir. Taraftar olan ise yaşayan ölüdür bana göre. Özgürlüğe; anda taraf olmayı ve onu hemen unutmayı gerektiren bir eylemler zinciri ile ulaşılır.sa

*

İlk öğretimde “anadolu kültürü” isimli bir ders ilk sınıftan son sınıfa kadar olsun istiyorum. Kültür teması içine giren her öge -halk oyunundan, sanatına,atasözüne, öykülerine, mitlerine vb- acele etmeden sakince işlensin, özel ilgi duyan çocuklara ek kurslar-projelerle imkanlar sunulsun. Böyle bir uygulama gerçekten de büyük bi eksikliği giderebilecek, bizi bütünlüğümüze doğru ivmelendirecek kolay ve ucuz bir yöntem gibi geliyor.

Yeni Dünya’ya dair

“Bizler vazgeçilmez yanlılıklarımızla görüş sahibi özneleriz. Sonuçta, yorumlama öznel bir katkıda bulunmaksızın olanaksızdır” (Tierney ve Rhoads, 1993, s. 322).

Bireyler etkileşimlerini özgür irade ve seçimleri ile yorumlar ve bu yorumlar doğrultusunda davranırlar, böylece örgütsel ve çevresel gerçekliğin biçimlenmesinde kritik bir rol üstlenirler…Bireyler edilgin değildir, yani çevresel uyarıcılara sadece tepki vermezler, fakat aynı zamanda durumu etkiler ve yeniden biçimlendirirler” (Putnam, 1983, s. 36).

Simgeci (symbolic) yaklaşım kültür yaklaşımı ile ayni felsefik temelleri paylaşır, fakat simgeci yaklaşım “simgesel etkileşim” veya insan davranışının yorumlanması temeline dayanır. Temelde, pozitivist paradigmanın tersine gerçekliğin öznel olduğunu ve gerceğin yaratılmasında (contruct) bireyin aktif rol aldığı tezine dayanır.  Gerçeklik öznel olduğu için dünyayı nasıl gördüğümüz ve olgular olarak algıladığımız şeylerin bireyin yorumlama süzgecinden geçtiğini varsayar. Bu nedenle, en tartışmasız gibi görünen konularda dahi zaman zaman değişik sonuçlara ulaşırız çünkü her birimiz, öznel algımızdan yola çıkarak, aynı şeye değişik bir anlam yükler, değişik yorumlar getiririz. Öyleyse, aynı şeyin birden fazla yorumlaması olabilir. Örgüt ortamlarında bu değişik yorumlamaları anlamak, bireylerin öznel yorumlarının hangi süreçlerden oluştuğunu çözümlemek simgeci yaklaşımın temel ilgi alanıdır.

Dr.Hasan Şimşek’ten alıntılar

Bakınız:https://sonsuz.us/blog/?p=9855

Sözleşmelerini her gün -bilmeden-yenileyen insanları talep ettikleri düzeye nasıl çıkarabilrsin ki! İster doktor ol ister şifacı hatta peygamber olsan kar etmez. Geçici ferahlıklar sağlayabilirsin eğer gerçekten bi görücüysen, sonra her şey aslına rücu eder. Sebebi açık; evrende yalnızca tek kural var: Özgür irade kuralı. sa

Bir insanın, kendisinin bile bilmediği ŞU ANdaki gerçeğine en çok yaklaşabildiğimiz alan rüyalarıdır. Bu sebeple, insanla ilgili her tür meslek dalının temel eğitiminde mutlaka rüya görüşmeciliği yer almalıdır. Sanırım önümüzdeki on yılın eğitim programlarında BAK-Birleşik Alan kullanımı yöntemi ile birlikte rüya gerçekliği de dikkate alınacak ve yaygın şekilde kullanılacak.
Bu durum gelecekteki bir dünyanın hatta birden çok dünyanın sistemine dair bir kehanet olmakla beraber, aslında görünen köyün klavuz istemeyecek kadar bariz şekilde belirginleşmesidir. Elimizde bunlardan daha yararlı ve somut bir yöntem henüz yok. Olabilir de… YENİ’ler önce görüş alanamıza girdiler gözlerimizin gerisindeki ekranda belirdiler, sonra söze döküldüler, uygulanıp test edildiler, başarıları göz doldurdu ve şimdi artık bazı olası dünyalarda yaygın uygulama zamanı geldi.