Şimdi, bu spiritüel düşler, bu büyük umutlar hakkındaki ilginç şey… İlginç olan şey, o kadar kirlenip sulandılar ki, çoğunuz onun ne olduğunu unutmuş vaziyettesiniz. İnsan psikolojisinde bu ilginç bir olgu. Sizi ayakta tutan bu kocaman hedeflere sahip olabiliyorsunuz, sonra ne olduklarını unutuyorsunuz. Ama o düşlerin, aslında ne olduklarını bile unutarak, sizi ayakta tutmasına izin veriyorsunuz.
Daha pratik bir örnekle açıklarsak, bazılarınız spiritüel bir merkez açmak hayaline sahip. Bazılarınız, çocukları iyileştirebileceğiniz büyük bir klinik işletme hayali kuruyor. Gerçekten mi? Bazılarınız gidip, mağaralarından ejderhaları çıkarma hayalini kuruyor. Sahi mi?! Bunu söylediğimde kulağa aptalca geliyor, değil mi?
Bazılarınız, içine koyduğunuz bilgelik sayesinde, tüm dünyadaki insanların okuyup, aniden uyanacağı mükemmel bir kitap ya da kitap serisi yazmanın hayalini kuruyor.
Bazılarınız o kadar çok spiritüel olmanın düşünü kuruyorsunuz ki, etrafta süzülerek gezinmek istiyorsunuz. Süzülüyorsunuz ve etrafınızda sizi çevreleyen bir ışık var. Ve sizin yanına gittiğiniz saksılardaki bitkiler çiçekler açıyor. Ve sonra sokaktaki o hasta köpeği görüyorsunuz ve onun yanından süzülerek geçtiğinizde köpek aniden ayağa fırlıyor ve iyileşiyor. Ve ölü bir kuş ve kuş aniden… (Kahkahalar) Ciddiyim. Kendinize gülebildiğinize sevindim.
Başka hangi düşleriniz var? Hadi ciddileşelim, çünkü biz… Ve biraz sonra, bu düşlerin sizi neden geride tuttuğunu ve bununla ilgili ne yapacağımızı açıklayacağım. Ve bu arada, burada olan bazılarınızı gücendireceğim – belki de hepinizi, bilmiyorum – ama artık, bu ana konulara değinme zamanı, çünkü düşler bir dikkat dağıtıcıya, bir yanılsamaya dönüştü ve birkaç dakikaya kadar, bu düşlere ne olacağını açıklayacağım.
…o hayaller aslında hep sana karşı çalıştılar ve yaşamında çok fazla enerji tuttular. Neden bir işe yaramadığını, neden bu kadar güç olduğunu merak ettiğinde, o hayallere bakabilirsin. Onlar suni bulutlar gibiler. Onlar, bir çeşit büyük dikkat dağıtıcıları, gerçeklikten uzaklaştıran. Gerçeklikten.
Şimdi, gerçekliği sadece orada olan olarak değil, yarattığın şey olarak düşün.
Bu hedeflere sahip olmamız gerekmiyor muydu? Bunlara sahip olmayalım mı? Bizden sadece hiçbir şey olmamızı mı istiyorsun?” diye soracaksınız. Hayır. Onları fantezi ve “Hiçbir yer” ülkelerinden çıkarıp, tam buraya koymak istiyorum. Sorun da baştan beri buydu.
O düşleri buraya koymak, şimdiye kadar büyük ve rahat bir yastık gibiydi (Bulut gibi bir şey çizer ve onu işaret eder) başka bir yerde, X boyutunda ve – eh, çöp adamlar artık yok (Bir insan çizer) –ve yaşamı yaşamak için hayaller oradayken, bir çeşit kristal tavanla ayrılmış haldeyken, onları orada ayrı tutmak içindi. Bu küçük bir numaraydı. Bu küçük bir tuzaktı. Bu şekilde gerçeklikle asla yüzleşmeniz gerekmiyor. İlginç.
Peki, peki ya o hayalleri dağıtsak? Ve onu bu gerçeklikte yaratmaya başlasak ve bir sürü uzay gemisinden de, yeni enerji kavramından da, çok daha büyük olsa? Onlar bile sınırlıydı. Onlar sadece düştü. Onlar derin düşünmeydiler. Peki ya zarafet, kolaylık ve basitlikle gerçek olmaya başlarlarsa ve sadece hayal etmek yerine, onları burada gerçekleştirmeye başlarsak? Hmm. Birazcık korkutucu aslında.
Olan hep şuydu; “Hadi onu hayal düzeyinde tutalım ki, hiçbir zaman gerçekleştirmek zorunda kalmayalım.” Peki ya onu buraya getirirsek? Ya olayları burada yaratırsak ve bu rüya halinden kurtulursak? Bolca endişe mevcut. Peki ya işe yaramazsa? Ya elinize yüzünüze bulaştırırsanız? Ya, bu da o başarısızlıklarınızdan biri olursa? Bunu söylediğimde kimseye bakmıyorum. Ya bunların hepsi makyo ise?
Her birinize yönelteceğim soru şu: Denemeye değmez mi? Hayali düşler ülkesinden vazgeçip, onları gerçekten burada yaratmaya değmez mi? Başarısızlık olasılığına değmez mi? Bunun makyo olduğuna ve hiç birinin gerçek olmadığı olasılığına değmez mi? O kristal tavanı, sonsuza dek tuzla buz etmeye değmez mi? Bu büyük bir adım, ama küçük de bir adım.
Bu büyük bir adım çünkü kendi kendinizle karşılaşacaksınız. Büyük adım. “Şimdi tam zamanı” diyeceksiniz. “Bu, performans zamanı, yaratım zamanı, enerji zamanı”. Ve bu büyük bir lokma çünkü onu orada dışarda, hiçbir yer ülkesinde tutmak ve kötü bir gün geçirirken oraya gitmek biraz daha kolay. “Hayali düşlerimi düşüneceğim. Onların olduğunu hayal edeceğim – dünyayı kurtarmak, belki de tüm yunusları. Oh! Benim hayalim bu. Ve bana hayalim için biraz para verebilirlerse eğer bunu başarabilirim” Hayır, çünkü görüyorsunuz ya, siz para yoku yaratıyorsunuz. Çünkü bir şekilde, hayalin gerçekleşmesini istemiyorsunuz. Onun burada olmasını istemiyorsunuz. Onu orada tutuyorsunuz.
Şimdi, onlar diğer boyutlarda, Yakın Dünya âlemlerinde, bir yerlerde havada uçuşuyorlar. Pek çok boktan düş var diyebilirsiniz. Hadi onları oldukları isimle çağıralım – boktan düşler. aptalca düşler. Belki başlarda aptalca değillerdi ama şimdi aptalcalar. Pekâlâ, Eski Enerji Düşleri. Bu kadar. Onlar Eski Enerji’de düşünüldüler. Eski Enerji’de düşlendiler ve şimdi uygulanabilirlikleri kalmadı çünkü uygun değiller.
Düşler. Artık orada geçerlilikleri yok. Elde edilemez bir halde tuttuğunuz düşler. Onları asla buraya getirmeyeceksiniz. Onlar birer spiritüel havuçtular. Dikkat dağınıklığı, kandırmaca ve bir bakıma sizi yaşamaktan alıkoydular.
Düşünüz neydi? Bir anlığına onu düşünün. Ya da düşler. Birden fazla olabilir. Neydiler? Çok pratik bir şey olabilirler. Bir masaj merkezi açmak. Bunun negatif olduğunu söylemiyorum. Tüm söylediğim, eğer şuan onu doğru dürüst bir şekilde yapmıyorsanız, eğer hayalinizi gerçekleştiremiyorsanız, bu onu başka bir yerlere kaldırmışsınız anlamına geliyor. Ulaşılamazdı ve inanılmaz miktarda enerji tutuyordu. İnanılmaz miktarda kalbinizi, kaynaklarınızı ve umutlarınızı bağlıyor.
Hayalleriniz neydi?
Ve biraz sisli olması ihtimali büyük. Biraz sisli. Ne olduğunu hatırlamayabilirsiniz. Bu düşler çok başka bir yerlerde olduklarında, bu denli ulaşılamaz olduklarında, olan şey budur.
Düşleriniz neydi? Büyük vizyon… Evet.
Herkes bir anlığına düşünsün. Düşleriniz neydi?
Birkaç bir şey önereceğim. Öncelikle, gelecek ay içinde o düşlerin neler olduğunun farkına varmaya çalışmanızı istiyorum çünkü çoğu öylesine kirlenmiş, üzeri örtülüp belirsizleşmişler ki, ne olduklarını hatırlamıyorsunuz bile. Bir şeyler var. Bir şeyler var, biliyorsunuz ama pek çoğunuz ne olduğunu unutmuş vaziyette. Oldukça pratik bir şey olabilir. Dünyaya ışık tutmak olabilir. Bu güzel bir düş ama… (Adamus biraz kıkırdar) Neden? Neden? Böylece dünya size bunu yapsın diye mi?. (Orta parmağını gösterir) İşte yapacakları bu. Işığınızı yansıtın ve sizi ters yüz etsinler. (Kahkahalar) “Ne yapmaya çalışıyorsunuz?! Hah!” (Bazıları kıkırdar) Evet. Bu çok doğru.
Sadece ışığınızı yansıtın. Dünya üzerine değil. Sadece ışığınızı yansıtın. Diğer bir değişle, gündeminiz olmasın.
Düşlerinizi orada tuttunuz. Onlar Eski Enerji’den temel alıyorlar. Yepyeni bir sayfa açıyoruz. Hadi bu düşlerin gerçekten çok fazla enerji içerdiğini söyleyelim, enerji umut ve ya umut kaybı olsun yâda olmasın, tatmin ve ya tatminsizlik içersin yâda içermesin. Ne olursa olsun, şu anda hepsi bir miktar enerjiden başka bir şey değil ve hepsi kapana kısılmış durumda. Onlar, orada bir yerdeler. Orası gerçekten sisli bir yer ve… Nerede olduğunu görmüyorsunuz bile.
O bulutun aşağıya yağmur olarak yağmaya başlamasına, enerjinin yaşamınıza girmesine izin vermenizi öneriyorum. Bu birkaç şey yapacaktır. Bulutu, gizemi, şeylerin belirsizliğini, sis örtüsünü dağıtır. Onu o âlemden bu âleme taşır. Ve ayrıca gelirken, orada var olan kristal tavanın temizlenmesine yardım eder ve onun eriyip gitmesini de sağlar. Kristal tavan şekerden oluşuyor ve kendiliğinden eriyecektir. Enerjiyi bu gerçekliğe getirecek – orijinal düşleri değil, enerjiyi getirecek – çünkü bu yaşamda her şey onu buraya getirmekle ilgili. Orada tutmakla değil. Eğer düşünüzü orada başka bir yerde tutarsanız, bu yıl sık sık bunu size hatırlatacağım. Onu, tanrısallığınız da dâhil, buraya getirme zamanı. O konudan da bahsedeceğim.
Ama önce onun üzerinize yağmasına izin verme zamanı. Sizi hiçbir şemsiye koruyamaz.
(Adamus, mükemmel bir şemsiye çizer ve birisi “Aferin” der) Teşekkürler. (Bazıları kıkırdar) Şemsiye yok. Bırakın üzerinize yağsın ve kendinize onu hissetme iznini verin. Hatta duştayken hayal edin, burada o bulutun sembolünü kullanıyorum, bulutlar uzakta bir yerlerde olduğundan, bu sadece kafa karışıklığını değil aynı zamanda da kütle ve mesafeyi de temsil edecek. O bulutun tüm enerjisiyle üstünüze, aşağıya yağmasına izin verin, elde edilemez düşleri yıkayıp temizlesin ve onları bu gerçekliğe ulaşılabilir yaratımlar olarak getirsin. Eski düşler değil, sadece tutku.
Sonra “Şimdi, onu neyin yerine koyacağız?” diyeceksiniz. O anda olacak. Burada aşağıda bulutlar yaratmayacağız ya da yanınızda olsa bile ulaşamadığınız türden bulutlar yaratmayacağız. Onların, eski düşlerin ötesine hareket edelim.
Çok önemli bir nedeni de onun bolca enerjiyi serbest bırakması. Sizi özgür bırakıyor. Size artık bu gerçeklikte yaratma imkânı tanıyor. Çok büyük miktardaki özünüz, oraya bir yerlere yatırım yapmış durumda, artık burada yaşayamadığınız gerçeği noktasına. Nerdeyse artık burada hiç bir şey yaratamıyor olduğunuz bir noktaya geldiniz. İstediğinizde yaratılacak inanılmaz şeyler var. Yaratılacak basit şeyler. İstemiyorsanız, hiç bir şey yaratmayabilirsiniz de. Tamamen size kalmış. Ama bu artık burada gerçekleşecek, orada değil.
Düşleri çıkarıp atıyorum. Gerçekten yapıyorum. Düşleri buraya indirin demiyorum. Onlardan kurtulun. Burada yaratmaya, olmaya, yapmaya başlayın. Tam burada.
Bunu net bir şekilde duymanızı istiyorum. Buraya sadece eski düşleri getirmeye çalışmıyoruz çünkü onlar eski düşler. Onlar, Yeni Enerji’de, zarafet ve kolaylıkla – sanırım ona daha büyük diyebilirsiniz – çok daha tatmin edici olabilirler. Onları buraya getirin. Bolca enerjiyi kendilerine çekecekler.
Pek çok inanılmaz potansiyel mevcut ama bu potansiyeller ayrıca bu eski düşlerin bazılarınca gölgelenmekte.
Hadi derin bir nefes alalım.
Derin bir nefes alın ya da… Bırakın nefes sizi solusun. Bu zarafettir.
Bu zarafettir. Sadece bırakın nefes sizi solusun.
Sevgili dostlarım, bu yılı öyle dönüştüreceğiz ki, artık düş bir yanılsama olmaktan çıkıp bir gerçek olacak, o sizin yaşamınız olacak.
O serbest bırakılmış düşten gelen tüm enerjiyi içimize çekelim… Özgürlüğü içimize çekelim. Düşün ötesine, özgürlüğün içine. Ne güzel bir başlık.
Mutlu yeniçağlar.
Adamus-Kırmızı Çember