Öldüm de haberim mi yok?

Yaklaşık üç aydır rüyalarım çıldırdı! Yani şu manada farklılık var, çok kalabalıklar, tanımadığım ve bazen bir iki tanıdığım insanlarla DEVAM EDEN bir yolculuk ve uğraş içeriyor. Üstelik gün boyunca rüyadan sahneler aklıma geliyor ve onların tüm duygusunu gerçeklik olarak hissediyorum, ancak birkaç saniye sonra onun rüyalardan bi sahne olduğunu hatırlıyorum.
Bu süreç sanırım homeopati tedavisine başladığım zamanla örtüşüyor ve ilginç bir şekilde tam da CC literatüründeki ÖZETLEME tekniğini anımsatıyor! Evet resmen bilinçaltımda özetleme yapılıyor. Ya da öldüm ve haberim yok!
*
Konu; zamanı yavaşlatmak!
Barış bey yine güzel anlatmış, teknikleri, önerileri yapmış ve son beş dakikada ucuca birleştirilmiş bir klip sunmuş (benim favorim delikten geçen top), izlemek için tıklayınız
Gelelim zamana 🙂
Zamanı yavaşlatmak bir başka deyişle kendini hızlandırmak anlamına geliyor.Zamanın değişik kozmoz bölgelerinde farklı akması da cabası. Bilimkurgulara epeyce malzeme çıkıyor bu yolla. Yine LUCY filmi geldi aklıma! O Beynini daha çoğunu kullandığında hızlanmıştı, yani zaman yavaşlamıştı ve böylece tüm detaylar göz önüne serilmişti! Belki de bilincin artması denen şey bununla alakalıdır. Gerçi ama iyilik/kötülük azizlik filan diye itiraz edecek olanlar olabilir fakat bilincin bu kavramlardan haberli olduğunu sanmıyorum. Sandığım yegane şey; varoluşun saçılmadan önceki birlik haline dönmek için doğal bir itkisi oluşu! Eğer buna iyilik diyorsanız, evet neden olmasın 🙂
*

Devamını oku “Öldüm de haberim mi yok?”

Rüzgarın On İki Köşesi

Rüzgarın On İki Köşesi” Ursula K. Le Guin’in ilk gençliğinden itibaren yazdığı öykülerin bir araya getirildiği bir eser. Yazar, çok sevdiği, fantastik ve bilimkurgu olarak kabul edilebilecek kurguları tarih sırasını gözeterek kitaba dâhil etmiş.Ayrıntı Yayınlardan ikinci baskıyı yapmış. Her bir hikayeye ayrı ayrı odaklanmak lazım, hepsi muhteşem.
Onun tarzını zaten çok seven biri olarak bu öykü kitabını seneler sonra ikinci kez okuduğumda bazılarını çok iyi hatırladığımı bazılarını ise ilk kezgörüyor gibi olduğumu itiraf etmeliyim.
Bu kitapta öykülerin muazzam lezzetinin yanında, öykü girişlerine bizzat Ursula’nın öykünün tarihçesi hakkında yazdığı kısa notlara bayıldım. Bu notlar öyküden çok kendisi hakkında ipuçları veriyor gibiydi ve bu bana kendi hakkımda da bazı şeyleri hatırlattı.
Görüş alanı öyküsü, son yılların kuantum düşünce ve mistik değerlerin sunduğu HAKİKATi en pratik şekilde sorgulatan bir öykü. Herkesin okumasını dilerdim.
Bu kitap hakkında daha çok bilgi için tıklayınız
 *

Devamını oku “Rüzgarın On İki Köşesi”

İç içe geçmiş zamanlar

Zaman beni meydana getiren öz
Zaman beni sürükleyen bir nehir; ama nehir benim
Beni parçalayan bir kaplan; ama kaplan benim
Beni tüketen bir ateş; ama ateş benim.
-Borges

Gregg Braden; Uzay-zamanın içinde meydana gelen şeyleri döngüler içindeki KONUMLAR olarak düşünebileceğimizi – hatta ölçülebilen, hesaplanabilen ve öngörülebilen noktalar olduğunu- ifade eder.

Benzer şekilde Laniakea’yı sunumda ben de şöyle söylemişim: “Konum, üç boyutlu mekân bilgisiyle zamanın bir birleşiminden oluşuyormuş zannedilirse korkarım bir hayli eksik kalır. Çünkü söz konusu bu ölçüleri lineer değerlendirmekteyiz, beşinci unsur olan algılayan (gözlemci) kendinden önceki bileşenlerin yapısını lineerden çok boyutlu biçime geçiren muazzam bir işleve sahiptir. Yani lineer –doğrusal- bakıldığında görülemeyen ama her zaman orada olan sihirli bir katılımcı.”

Bir döngü her ortaya çıktığında, kesin bir sonuçtan ziyade bir şeyi olanaklı hale getiren genel koşulları tekrarlar. Dolayısıyla zaman şifresi hesaplayıcısı, olayların kendisini değil, geçmişin tekrarlanacak koşullarını ne zaman bekleyebileceğimizi gösterir. (Braden)

Bence bu tıpkı kendinizce belirlediğiniz bir zamanda çocuğunuzun boyunu kapı pervazında işaretlediğiniz periyodik işleme benzer 🙂

“Yaşamımız; her dairenin dışına bir daire daha çizilebileceği, doğanın sonu olmadığı ve her sonun bir başlangıç olduğu HAKİKATinin çıraklığıdır.”der Emerson

Bu size de kahkaha attırıyor mu?

*

Bu haftanın ikinci kurgusu: İlahi Matrix – Gregg Braden

*

Devamını oku “İç içe geçmiş zamanlar”

Filozof olmak isteyenlere

Bu Haftanın kurgularından ilki; Filozof olmayanlar için felsefeye giriş- Louis Althusser

Filozof için sanki bütün felsefeler çağdaştır. Birbirleriyle yankılarla yanıtlaşırlar çünkü aslında hep aynı sorulara yanıt ararlar ki, zaten felsefe de bunlardan oluşur. Bitmez tükenmez yeniden okumanın, kesintisiz meditasyon işinin mümkün olabilmesi için felsefenin de hem bitimsiz hem de ebedi olması gerekir.
Felsefe öğretilmez, felsefe yapmak öğretilir.

*

İnsanın kendi dünyasını tanımak için kendi dünyasından çıkması ve Büyük Dolambaçtan -ümit burnu macellan boğazı misali- dolanması gerekir. Böyle bir eve dönüş serüvenini aramak için ne denli uzağa gidilse azdır. felsefede de durum böyledir.
tevekelli değil masallar hep “az gittim uz gittim, dere tepe düz gittim” diye başlar. Gerçi seyir defterini yazan bir kaptan olmasa belki yararı da tepe yapmaz bu gidişin. insanın kendinden atlaması ne mesele ama!

*

Kelimelerin tamamına yakını yakıştırıldiklari şeyle alakasız gürültülerdir. İşte bu sebeple lisan denilen “gerçeklik yapıcı” soyutlama, büyü özelliğini kaybetmiş derim, yaklaşık 15 yıldır durumun farkındayım. eh bravo, so what? bunu bilince bazı şeyhler oluyo insana :)))
Ayrıca şu shapeshifter olayı da şeylerin , gürültüleri, kokuları, kıpırtıları, renkleri ve özenmeyle fena halde ilgili. Bu bizi doğal olarak “öncelik sırası” eşiğine getirir.

*

İdealist felsefenin, Geometriden incinen kurumsallaşmış dinlerin tedavisinde kullanıldığını hiç düşünmemiştim. beni rahatsız eden bi şeyler vardı ama adını koymamıştım sanırım, ya da unuttum. Daha önce düşünmedigim bir şeyle karşılaşmak çok zevkli.

Herhangi bir emek/çalışma süreci ancak “soyut yasalarla belirlendiği takdirde” işleyebilir; bu yasalar ise hem bilimsel ve tekniktir hem de tarihseldir.

*

sonsuzluk-teorisi-izle

 

Haftanın ikincisi Harika bir film; Ramanujan ile sonsuzluğa bi gidin gelin mutlaka: Sonsuzluk Teorisi

Sanırım annem bunca yıldır benim için tuhaf demekte haklıydı! Sabahın erken vaktinde sonsuzluğa doğru yelken açan bu genç Hintliyi seyrederken ağlıyorum, heyecandan sanırım, ya da zihnimin vakıf olmadığı bir takım hatıralardan olması da mümkün.

Devamını oku “Filozof olmak isteyenlere”