Laniakea -Bilimkurgu roman

Lanıakea
bu kitabı mutlaka okuyun bakış açınız değişecek, bu kitap severek okuduğum ve bir defa daha okuyacagım kitap.
Kendinizi parelel evrenlerin izdüşümünde hissedeceksiniz

Mari Peri Aryn

Her gün uyanır, yüzümüzü yıkar, kahvaltımızı yapar ve işe gideriz. Beş duyumuza çarpan gerçekliği hissederiz. Her şey ne kadar da nettir. Üzerimize gelen bu somut imgelerden, maddelerden sıyrılıp daha fazlasını düşünmek hele inanabilmek zor bir eylem gibi görünür.

Hikayemizdeki genç çift için de her şey gayet anlaşılabilir ve sıradan görünüyordu başlangıçta. Ancak olaylar öyle alışılmadık biçimde gelişti ki, uzay-zamanın lineer yapısı onlar ve olayla ilgili bazı insan ve yerleri de etkiler biçimde çöktü. Büyük ve küçük ölçekler birbirine karıştı. Kuantum mekaniğinin; eş uyumluluk (coherent), üst üste gelim (superposition), kuantum dolanıklık gibi özelliklerinin sıradan olayların içsel yapısında doğal olarak işlemekte olduğu gözler önüne serildi.

Anlatıcı, 2014 yılının ilkbaharında başlayan olayı giriş bölümünde bize şu sözcüklerle sunar:

“Genç bir çift bir motosikletle dağda kamp yapmaya giderler. Yol tahmin ettiklerinden uzun sürmüştür ve dağın kamp yapmaya elverişli bölgesine ulaşmaları alacakaranlığı bulur. Karanlık tam olarak çökmeden çadırlarını kurmak için aceleyle davranırlar fakat işte tam o anda ne olduysa kadın ortadan kaybolur, erkekse ertesi gün bir çoban tarafından hayatını yitirmiş biçimde (işin bu kısmı bambaşka yönlere götürecektir bizi) bulunur. Allahtan kimliklerini belirlemeye imkan verecek bazı materyaller kaybolmamıştır da kişilerin ailelerine bilgi verilir ve soruşturma için hızlı bir başlangıç imkanı bulunur. Aslında elde yalnızca tuhaf konumda bir ceset vardır, kadına dair sadece bir iki çamaşır dışında fazla belirti olmadığından o gerçekten var mıydı sorusu bile belirsiz kalmıştır! İşte benim devreye girişim bu soruya (karanlığa) biraz aydınlık katmayı mümkün kılar. Tabi bazıları için böyle olur çünkü bilmediğimiz şeyleri duymaya görmeye muktedir değilizdir çoğu kez.”

Meydana gelen olay öylesine sıradışı ve mantığa aykırıdır ki, yetkililerce derhal yüksek seviyeli ulusal güvenlik kapsamına alınır ve istihbarat elemanlarınca bir dizi soruşturma başlatılır. Hikayenin gelişim evrelerinde, okuyucu kendini bir çok farklı zaman ve boyutta gezinirken bulur. En ağırlıklısı olayın 2037 yılına sıçrayan bağlantısı ve bizzat kahramanımız Serap’ın aniden kendini bulduğu gizemli boyuttur. Mekanın sakinleri konumlarını Samanyolu galaksisi 5.67 olarak tanıtmaktadır. Hiç bir şeyin insanca algıya hitap etmiyor oluşu kahramanımızı uzun süre belirsizliğe mahkum eder, akıl sağlığını korumak adına bir çeşit rüyada olduğuna kendini ikna etmeye çalışır. Po köylerinin bu esrarengiz varlıkları ile iletişime geçmek ve durumunu sorgulamak, Serabı bazen heyecanlı, bazen de yoğun duygu mücadelesine maruz bırakır.

Öykü, 2014 ve 2037 yılının güncel dünya konumlarından SG 5.67 konumuna geçişler yaparak sürer. Olaya karışan 1791 yılı Avusturyasından Josef, 2072 yılından Josu ve tüm bu şeylere sebep olan bilim adamı Stanislow, Türk yetkililerce önceleri Rusya’da sonra Polonya’da hem de iki ayrı zaman çizgisinde kovalanır.

Serap acaba Dünyadaki eski yer ve zamanına dönebilecek midir? Bunun için önce çok kritik kararlar almak durumundadır öyle ki bu kendisini adeta ölümlerden ölüm beğendirecek önemde ahlaki-vicdani ve duygusal çıkmaza sokar. Okuyucu Serap’la birlikte, bildiği anlamdan öte ölümler olabileceğini keşfeder.

Zamanda yolculuk, Teleportasyon ve hatta soyut boyutların, altınızda süper gelişmiş bir uzay gemisi olmadan bile nasıl ulaşılabilir olup iç içe sürebildiklerinin şaşırtıcı kurgusudur bu kitap. Şüphesiz bu olayları yaşayan ana karakterimiz Serap Doğan için yaşananlara anlam biçebilmek, algısını yönetebilmeyi başarmak ve bu sayede hayatta kalabilmek hiç de kolay olmadı. Çeşitli zaman, yer ve konumlardaki kahramanların hepsi hiç tanımadıkları Serap’ın dördüncü boyut lineer algısından çıkıp çok boyutlu alanlara geçmesi için büyük bir çaba gösterdiler. Tabi Borsacı Serap’tan, duvarlardan geçebilen Hawaii’li psikolog Harmonia’ya bağlanan bu fantastik dönüşümün önemli bir diğer unsuru da kahuna Koa’nın tam zamanında devreye girebilmesi ve 2014 yılı dünyasının henüz duymaya hazır olmadığı gelişmeleri ustalıkla tolere edebilmesiydi.

Bileşik sistemin bütünlükçü bir özelliği olan kuantum dolanıklık kavramının üzerine yapılandırılan roman, paralel dünyaların varlığına dair çok boyutlu bir anlatı çabası olup, yeni Bir Dünyaya geçişin bütünsel şifasını amaçlamaktadır.

Kitabın son fasikülü ise (anlatıcı tarafından “Gri sayfalar” olarak tanımlanan bölüm) okuyucuyu bu serüvenden, evlerindeki güncel ve standart konumlarına sağlıcakla dönebilmelerini sağlamak adına, sevip saydıkları bilim, felsefe insanlarının beyanlarından oluşan bir manifesto sunar. Dikkatli bir okuyucu aslında bu kitapta sunulan ve şimdi fantastik gelen tüm bu olay örgüsünün dünyanın kaçınılmaz kaderi olarak bilim, felsefe ve teoloji tarafından öngörülmekte olduğunu fark edebilir.

Anayurt Lemurya üçlemesinin ilk kitabı olan Laniakea romanı, gelişmiş fiziğin, spritüal ve felsefi çıkarımların birbirlerinden hiç de uzak olmadıklarını fantastik-Bilimkurgu tarzı ile ortaya koymaktadır.2015 İstanbul

Frekans değiştirerek görünmez olan…

Daha hikayenin başında, olaylar gerçeklerle hayallerin birbiri içine girdiği değişik çağrışımlar yarattı. ilk olarak çocukken okuduğum Tunguska patlamasını zaman yolculuğuyla ile ilişkilendiren bilim kurgu bir çizgi roman aklıma geldi. Sonra ağaç insan karışımı direkt Philadelphia Deneyini hatırlattı. Aynı şekilde frekans değiştirerek görünmez olan ufo videoları. Tensegrity yaparak yarı görünmez olabilen insanlar. Sonuç olarak frekans değiştirerek teleportasyon, zaman yolculuğu boyut değiştirme vesaire mümkün gözükmektedir. Kitabı ilk okuyanlardan olmama rağmen yorum yapmakta geciktiğim için yazarımızdan özür dilerim.

Mehmet Çapuk 05.06.2016

*

Önümde onlarca kitap var, bir şairin kitabını çekiyorum Bir kovboyun ölmemek için silahını hızlı çekişi gibi Her hangi bir şirini açıyorum ortalarına doğru kitabın Anlatıyor dünyanın terekesini,arkadaşlarını ve kendisini Telefon çalıyor yakında ama uzaklardan geliyor sesi Açsan bir türlü, açmasan başka türlü sanki üçüncü türden ilişkile gibi Okuduğum şiiri bile bitirmek sürecek sanki bir asır Kitap orta çağ kitapları gibi kalın hatta daha da büyük Bir kıyaslama yapsam matematiksel sanırım on kez ölüp gelmem lazım dünyaya. Aklıma bir kitap düşüyor bilim kurgu hem de fantastik Anlatıyor elli bin yıl öncesini ve elli yıl sonrasını Geçmişin hikayesi karışmış ve şimdiye çık bakalım içinden Sanki ben de varmışım romanın içinde iki varlık halinde. Nereden, nereye geçenlerde bir arkadaşıma uğradım Şaşırmak elde değil, sebeb-i müsebbibi ise Arkadaşı hayatını yazmış bir romanında. Bir karmaşadır birbirinin üstüne binmiş gidiyor. Tüm kitaplar dünyaya noel hediyeleri gibi iyi, kötü vb yaymaktaydılar Şimdilerde miş gibi yapıyorlar sanki nedeni basit Tekno/(lobi)-loji herkesin elinde, hani derler ya yediden, yetmişe Tabletler, telefonlar, diz üstüler her türlü bilgisayarlar Alaka ne denirse artık kitap onların içine gömülmüş ölüler gibi Her hangi bir şey öğrenmek için konu başlığını yaz sana hemen kısa bilgi gelsin Bu yüzdendir ki artık herkes her şeyi bilmekte . Bu mısralar geleceğin pırıltılarını yok edici yobazlık mı Yoksa yoz, bilgisiz, ilgisiz vb yeni nesiller mi yetiştirmeye dikkat çekmemi Geçen yüzyıl da insanlar gelişim adı altında sömürüsünün hışmına uğradılar, Binlerce yıldır acılar yetmezmiş gibi kat be kat beterini tekno/lobi için yaşadılar Son yüzyılda savaşlarda ölenlerin sayısı dört bin yılda yapılanlarınkinden fazladır Artık ülkelerin vatandaşları “ya zafer, ya ölüm” yerine “ya tekno/lobi, ya ölüm” Naraları değil sloganları atıyorlar Bilgiyi, medeniyeti ve kültürü yok eden tekno/lobi nüfusu kontrol etmekte Gelecekteki yaşamın ve doğmamışların, gezegenler arası yolculuklarıyla ilgili Doğmamışların galaksiler arası ulaşımlarla Dünya medeniyetin temsilcileri olmalarını Bu günün insanının huzur ve barış içinde yaşamalarının önünde tutmaktalar Neden insan oğlu her zaman ya geçmişi ya da geleceğe dair yaşam kurar Çağını toplumlar arası sömürüsüz , huzurlu ve barış içinde yaşamaz Barış, huzur, mutluluk, karmaşanın ve kaosun işine gelmez mi.!?

Nihat Çavdar 06/06/2016 Gümüşlük- Ev Saat:16.06

Kuantum dolanıklık ve Laniakea

13230934_10154786639608356_503004406_oDolanıklık, deneylerle defalarca kanıtlanmış gerçek bir fenomen, ancak arkasındaki mekanizma tam olarak açıklanamıyor. 2012 yılında araştırmacılar, iki ada arasında bir Qubit’i 143 km’lik uzaklığa ışınlamayı başarmışlardı. Kuantum ışınlama, özellikle uydu tabanlı bir kuantum iletişim ağının kurulabilmesinde özel öneme sahip. Bilimkurgu filmlerdeki ışınlama olgusu, teorik olarak zaten bu yöntemleri içeriyor. İnsanlar, ileride, Işınlanan Qubit’leri ileten yapay uyduların gücünü, maddenin enerjiye dönüştürülerek uzay-zamanda hareket ettirilmesinin muhteşemliğini, uydularla ışınlamanın, küresel ışınlama sistemi düzeyine erişmesini ve kuantum interneti deneyimleyebilir. Fotonlar arasındaki mesafe ne kadar uzak olursa olsun, bir tanesinin gösterdiği tepki diğerini de etkiliyor. Kuantum Dolanıklık konusunda, zamana karşı iki parçacığın dolanık olabileceği matematiksel olarak tanımlanmış. Sadece birkaç atom kullanarak, bir yerden başka bir yere kuantum teleportasyon olasılığı için Kuantum Dolanıklık kavramı gündeme gelmektedir, buna kodlama olasılığı dahildir. Teleportasyon, uzaklara ayni anda bilgi iletirken, geçmişten gelecek zamana akan ve iletilebilen bir mesaj aktarımı söz konusu olabilir mi? Neden olmasın, bu fikir; Kuantum Dolanıklık olgusu yüzünden olası. Zamanda hareket eden bir kuantum mesajına hazır mıyız? (muhtelif alıntılardan)

İç rüyanın dışa yansıması süreci oldukça gizemli bir işlem. Birilerinin hayal etmesi gerekiyor bu kaçınılmaz. Birileri de hayal edilip projekte edilmiş olanları daha 3B’de gerçekleşmeden – ama başka frekansta oluşuma geçenleri- önce görebiliyor, medyumlar, vizyonerler gibi. Her şey kuantum dolanıklık alan/an’da oluyor. Biz ise hala çaresizce lineer anlamaya çalışıyoruz. Bence kendi sınırlarını zorlayarak ellerinden geleni yapıyorlar tıpkı her birimiz gibi. Ve hepsine teşekkür borçluyuz. Bu konuları kurgulaştırabilmek ve görselleştirebilmek başlı başına mucize. İşte Laniakea da bunu deneyenlerden biri ve daha sıcağı sıcağına geçtiğimiz hafta raflara çıktı..

Fantastik Dönüşüm

Serap acaba Dünya’daki eski yer ve zamanına dönebilecek midir? Bunun için önce çok kritik kararlar almak durumundadır öyle ki bu kendisini adeta ölümlerden ölüm beğendirecek önemde ahlaki-vicdani ve duygusal çıkmaza sokar. Okuyucu Serap’la birlikte, bildiği anlamdan öte ölümler olabileceğini keşfeder.
Zamanda yolculuk, Teleportasyon ve hatta soyut boyutların, altınızda süper gelişmiş bir uzay gemisi olmadan bile nasıl ulaşılabilir olup iç içe sürebildiklerinin şaşırtıcı kurgusudur bu kitap. Şüphesiz bu olayları yaşayan ana karakterimiz Serap Doğan için yaşananlara anlam biçebilmek, algısını yönetebilmeyi başarmak ve bu sayede hayatta kalabilmek hiç de kolay olmadı.  Çeşitli zaman, yer ve konumlardaki kahramanların hepsi hiç tanımadıkları Serap’ın dördüncü boyut lineer algısından çıkıp çok boyutlu alanlara geçmesi için büyük bir çaba gösterdiler.
Borsacı Serap’tan, duvarlardan geçebilen Hawaii’li psikolog Harmonia’ya bağlanan bu fantastik dönüşümün önemli bir diğer unsuru da kahuna Koa’nın tam zamanında devreye girebilmesi ve 2014 yılı dünyasının henüz duymaya hazır olmadığı gelişmeleri ustalıkla tolere edebilmesiydi.

kitap_kucuk Bileşik sistemin bütünlükçü bir özelliği olan kuantum dolanıklık kavramının üzerine yapılandırılan roman, paralel dünyaların varlığına dair çok boyutlu bir anlatı çabası olup, yeni Bir Dünyaya geçişin bütünsel şifasını amaçlamaktadır.

Tanıtımdan alıntı

Acemi Şansı nedir?

Eğer şimdiye kadar keşfetmediyseniz, siz duyguların duyusallığa kıyasla ne kadar ucuz ve sahte olduklarını ve güç yüklü olduklarını keşfedeceksiniz. Kim gerçek duyusallığa, hissetme yeteneğine – gerçekten hissetme yeteneğine – fiziksel duyuların ötesindeki her farklı düzeye sahip olup da duygulara ihtiyaç duyar?
“Siz Ben’imin armağanlarını aldığınızda…ve ben onun duyguları nötralize ettiği konusunda son derece ciddiyim. O enerjileri çekiyor. O size istediğiniz her yerde olma olanağı sağlıyor, onun hakkına düşünmeden, hokkabazlık yapmadan veya hayal etmeden çünkü edemezsiniz. İnsan edemez. O zaman bırakın Ben’im gerçek Sen’in öne çıksın. O ne yapacağını biliyor. O, geri tutmadan, enerji için güç kullanmadan, kusurlu, sınırlı insan arzuları olmadan kesinlikle ne yapacağını bilir. o, tüm o enerji ile ne yapacağını bilir”. Diyor Adamus.
İşte bizim BAK uygulamasında yaptığımız da tam olarak budur; Ben’imin yolundan çekilmek ve bunun için de basitçe “bilmiyorum” kelimesini kullanıyoruz. Çünkü gerçekten de bilmiyoruz, ne ihtiyacımız olduğunu, niyetimizin ne olduğunu bilmiyoruz, lineer düşünebiliyoruz sadece.

Konuyu bilmediğinin farkında olan insan yetkiyi otomatikman içindeki Ben’im/yüksek benlik/tanrıya bırakır. Tabi bu durumda her şey çok boyutlu düzlemde değerlendirilir ve biz burada lineer bakışla bir mucizeye tanık oluruz… Ve bunun adına acemi şansı deriz 🙂

*

“Tanrıya ne yapacağını söylemeyi bırak!” der Bohr
Kime söyler bunu? ”
“Tanrı zar atmaz” diyen Einstein’e tabi
Dünya başlı başına bir şans oyunudur. Eğer kesin ve mutlak gerçeklikler peşindeyseniz kuantum mekaniğinin olasılıklar dünyasına iltifat etmeniz sürpriz olur.
Kuantum hakkında yapılan çok sayıda video var, bu paylaştığım gerçekten biraz uzun -45 dk- ama hiç sıkmayan, gayet güzel bir özet.

https://www.youtube.com/watch?v=0vc9XzKtKUY