Dünya Fikri

Bugün, az önce okuduğum bir dünya fikri ile karşınızdayım. Çünkü hoşuma gitti.

Dünya Fikri

Gelecekteki uzay araştırmalarının gelişmesiyle birlikte, erkek ve kadınlar dünyayı geride bıraktıklarını düşünebilirler; ancak gerçek bu değildir. Gelecekteki evrimsel zamanda nereye seyahat edersek edelim, uzayın derinliklerindeki galaksilere bile, dünya fikri varlığımızın özünde olacaktır. Bir yıldızın ya da takımyıldızının etkisiyle formun doğası ve görünümü değişse de, dünyanın ruhani fikriyle olan korelasyon kozmik zekânın bir ilkesi olarak varlığını sürdürecektir. Tüm gerçeklik sistemi, zekanın dünya fikrini daha parlak bir şekilde aktive etmesi için bir araç olarak işlev görür.

İnsan beyni orijinal dünya fikri ile programlanmıştır. Yıldızlar, galaksiler (ve hatta UFO’lar) dahil olmak üzere beynin duyusal aygıtları aracılığıyla algılanan her şeyin kökeni dünya fikrindedir. Her bir et ve kan beyni, bozulmamış dünya fikrini duyusal algı frekansına çevirmek gibi özel bir amaç için dünyasal zeka tarafından tasarlanmış psişik bir beyni taklit eder. Psişik beyin fiziksel beynin ardında, yaşamın duyusal deneyimi ile ölüm sonrası süreç arasında temel bir bağlantı işlevi görür. Psişik beynin oluşumu türlerin evriminde ve yeryüzünde yaşamın kurulmasında etkili olmuştur. Daha bilinçli ve ruhsal açıdan üretken bir yaşam sürme sürecinde, yaşamın ilk ortaya çıktığı noktaya geri dönüyoruz.

Türlerin fiziksel evriminde, her bir ilkel yaşam biçimi dünya yüzeyinde yerleştikçe, ruhun içinde de buna uygun bir ışık imzası parladı. Bir tür ne kadar başarılı olursa, ışık da kedi ya da ayı gibi belirli bir grubun kolektif ışıkları olarak o kadar geniş bir alana yayılmıştır. Belirli bir türün soyu tükendiğinde, ışıkların aktif kutupluluğu devre dışı bırakılmış ancak türün diğer gruplarının genel ışıklarına hizmet etmeye devam etmiştir. Benzer bir şekilde, insan ruhunda din, politika veya bilim gibi zihin kaynaklı fikirler, zaman içinde ilgi odağına bağlı olarak ışık frekansı güçlerinde artar veya azalır. Bu, insanlığın büyük bedenindeki diğer hücrelerin kolektif ışıklarından yanıt alan değişen trendlerin ve modanın ardındaki dinamiktir. Ve böylece tüm dikkat çekici sistem, dünya fikrinden gelen bilgi ve ilham verici enerji salınımına uygun olarak sürekli güncellenir.

Devamını oku “Dünya Fikri”

Aşka dair günlükten

Eger kisi kendi sandigi gölgesi ademde kaliyorsa, nuru goremiyordur ve gercekten asik degildir baska bi sey icin iliski kurmaktadir. AŞIK olan kendi gölgesi Ademden bi sure icin cikar ve nur ile adem arasinda “İmkan dahilindeki insan” olur böylece nurdan (Aşik oldugu insandan) nemalanir, fayda temin edip fayda verir. İşte Tanri sevgisine gecmeden once ayni mekanizmayi deneyimleyebildigi icin AŞK cok buyuk bi seydir, henuz gölge olani birdenbire MÜMKÜN VARLIK haline getirir. Tabi ask suresince olur bu kisisel askalrin suresi bellidir, bitince kisi yenilenmis gölgesine döner ama ne gam! Bır kere imkanli varlik olabilmis insan artik bunu unutamaz ve hayatini bu pozisyona bir daha ve sonsuzca ulaşmaya calişmaya adar. Âşkınız kutlu olsun.
sa
Not: Bu seneler önce bir konuya cevabi bir yorum olarak yazdığım bir şey..Kullandığım kelimeler bakılırsa ibni Arabi’den esinlendiğim anlaşılıyor.
*
Kalbim her sureti kabul eder oldu. meselâ: ceylanlara otlak, rahiplere manastır. putlara tapınak, hacılara kabe. tevrat’ın sayfaları, islam’ın mushafı oldu. dinim sevgi dinidir, onun kervanına yöneldim. sevgi dinidir dinim ve imanım… İbn-i Arabi
*
Böyle bir şiirinden haberim yoktu (bizim ülkede sakıncalı bulunmuş olabilir.) Kuantum Fizikçisi Zohar kitabını onun bu şiiriyle bitirmiş.

Kova-Aslan ekseninde Ay Tutulması

Bu ay tutulmasında ay, “Masa başındaki büyük iş adamı” sembolünde.
Ve bize kesinlikle kendimize özgü ışığımızla tam kapasitede parlarken, bir arada ve birlik olarak daha yüksek bir amaca hizmet etmemizin yollarını öğretecektir.
Bu sembol diyor ki, hayatınızın yöneticisi sizsiniz. Kaderinizi ve esenliğinizi siz yönetiyorsunuz. Size olan her şeyi kendi sorumluluğunuz olarak görürseniz, size ait ve her zaman sizde bulunan gücünüzü fark edersiniz. -Mor Alev
🏵️Olan biten olacak her şeyin yazılı olduğu bir parşömen kağıdı gibiyiz. Her AN, sanki bir su damlası bir kelime, bir cümle üzerine düşüyor ve onu mercek etkisiyle büyütüyor! Öyle gözalıcı ki kendinizi sadece o sanabilirsiniz evet hem o ama hem de diğer tüm olasılıkların yazılı olduğu parşömen olduğunu akılda tutmanın mucizevi bir etkisi var. Buna eskiden olmadığı kadar sık şahit olmaktayım.
ALOHA’nın anlamını düşünmeden, hatırlamadan geçemiyorum:
Sevgi birlikte büyümektir, şimdi ve burada bir deneyim paylaşarak sevinç bulmaktır.
Aloha
*
ALAN (yer), bizi konuşturur mu?
Hem de nasıl! Hele bir boş bulsun,bülbül gibi şakırsınız.
Hayretiniz şaşabilir
😎😏🐬🐌

ALOHA: Sevgi birlikte büyümektir.

5.PRENSİP ALOHA: Sevgi birlikte büyümektir.

Bunu şükran kelimesi açıklar.

Sevgi kelimesi çok yüksek oranda yozlaştırıldı. Huna bilgisinin 7 prensibinden bir tanesi olacak kadar değer verilmesi çok sevindirici bir durum.

DNA’nın 11. tabakası yani saf şefkat, dişil enerji anlamına geliyor. Anne sevgisinin temeli buna dayanıyor, hepimizin dna’sında kodlu durumda.

Alohanın Hawai dilindeki anlamı:

Alo= şimdi ve burada bir deneyimi paylaşmak

Oha=sevinç bulmak

Aloha= Şimdi ve burada bir deneyim paylaşarak sevinç bulmak, işte bu sevgidir.

Çok derin sevgi, çok derin bağlantıdır. Yüzeysel bağlantılarla elde edilen sayısal çoğunluk veya az sayıda kişi, bizlerin o insanları çok sevdiğimiz anlamına gelmez. Önemli olan kurulan bağlantının derinliğidir, gerçek manada anlamak ve dinlemektir. Bu bağlantı insandan insana olabileceği gibi, her şeyle olabilir.

CC öğretisinde bitkilerle, hayvanlarla da çok derin bir bağlantı sağlanmıştır, onlarla sevgiyle konuşup dinlenmiştir. Dünyada bu ilişkilerin kurulabileceği o kadar çok sayıda şey var ki, bu yüzden derin bağlantıyla ilişki çok önemli.

Sibel derin bağlantıya ilişkin olarak kendinden örnek verdi: her zaman iyi bir dinleyiciydim, o kişiyi ve hayatı anlamak, kendime ve varsa o kişiye sunabileceğim bir yarar için dinliyordum. Ancak gerçek dinlemenin bu bile olmadığını anladım. Gerçek dinlemek, soruyu sormak ve boşlukta nötr beklemektir. Hiçbir önyargı, beklenti, ne olacağına dair bir değerlendirme, bir cevap hazırlama tasası olmaksızın boşlukta beklemektir.

Bu derin bağlantılara girip çıkmak da erkek ve kadına göre farklılık gösterir. Bazısı kendini kaptırır ve değişik şey ve konulara bağımlılıklar oluşturabilir.

1. SONUÇ: Sevgi yükseldiğinde yargı düşer. Yargı, korku, güven eksikliği, kızgınlık, şüphe şiddetli ayrılık inancından kaynaklanır. Sevgi, ışıktır, sevgi olduğunda karanlıktaki her şey görünür olur. Sevgi olmadığından dolayı korkular, şüpheler gelir.

Sevgi hayattır

Yaratıcı gücün bilincimizdeki temsilcisi aumakuamızdır (kane). Aumakuamız da bizi sonsuz sever. Bir ceza-ödül sistemi yoktur, yargılamadan her halükarda kişiyi destekler. Bu ceza-ödül sistemini, tanrıya, insan evladı yapıştırmıştır.

Eleştiri tüm ilişkileri öldürür. Eleştiri yapmayı hayatın merkezine koymak ve bunu o kişinin ‘iyiliği’ için varsaymak bir işe yaramıyor ve sürekli olduğunda eleştiriye maruz kalan tarafta kayıtsızlık başlıyor. Bu da ilişkilerin bozulmasına sebep oluyor. Onun yerine samimiyetle övgüyü koymak oldukça işe yarar. Gerçekten bakabildiğimizde, o şeyin ya da kişinin ya da durumun övülecek yanlarını buluruz.

2. SONUÇ: Her şey uyanık, her şey canlı, her şey cevapçıdır.

Şamanlar her şeyin bir hareket ve canlılık olduğunu bilir.

Ku’muz canlı ve uyanıktır, öznesi yoktur, o yüzden eleştiri yaptığın zaman kendine yapılmış sayar, üzerine alınır tepki verir. Bunun sonucunda enerji, hafıza akışında, farkındalıkta bir sıkışıklık olur, bu da hastalıklara, kazalara açık bir durum yaratır. İnsan bunu bilse, kendine bile bile bunu yapmazdı.

Ku’nun amacı kişiyi canlı ve bütün tutmaktır ve keyif almak ister, eleştiri olunca kaslarla birlikte gerginlik olur, beddua, lanet okuma gibi şeylerden de etkilenir.

Algısını eksik, yanlış bulmaya ayarlamış insan sayısı maalesef oldukça fazla. Bu bizim öznel gerçekliğimizi oluşturan eğitim sisteminden kaynaklanıyor. Zaten biz de bunu revize etmek için gayretteyiz, yaşamlarımızla örnek olmaya çalışıyoruz.

Burada sürekli hale gelen eleştiriden bahsediliyor. Ayrıca bu sürekli hale gelen eleştiri, durum tespitinden ve sorgulama kavramından, ayrıca şefkatli bir hatırlatmadan farklı bir şeydir, karıştırılmaması için not düşelim.

Överek konuşmak ve davranmak ise ku’yu gevşetir. Olumsuz diyeceğimiz bir durumla karşılaştığımızda gerekeni elimizden geldiğince hemen yapmamız lazım, yapamadığımız durumda ise kendimizi hemen nötrlememiz gerekir

Herkes kendine iyi gelen bir yöntemle bu tarz durumları nötrlemeli.

-1. seviye urban shaman semineri ses kayıtlarından alıntı-

Eski Hawaii kültüründe, Huna bilgisinde; insanların meditasyon olarak kullandıkları yöntem şuymuş; belli aralıklarla geniş bir yerde dairesel biçimde oturup konuşurlarmış! Evet yanlış duymadınız yalnızca nezaketle konuşurlar, öz eleştiri yaparlar, birbirlerini ve kendilerini ETKİN dinlerlermiş. Bu yöntemin kadim ismi: Ho’oponopono 🙂
Şifamız bol olsun pireşamanlar.:)

Güç Modelleri

“Kuantum fiziği bizi, uzay ve zaman anlayışımızı değiştirmeye çağırır, fakat böyle bir değişikliğin her birimizin kişiliğinin merkezine yönelik olduğunu kabul etmek zorundayız.” Der D.Zohar

Önce, en düşük bilinç olan, ama çok güçlü olan şey hakkında konuşalım. Düşük bilincin inanılmaz güç taşıdığını, yüksek bilincin de inanılmaz güç taşıdığını anlayın. Ama, düşük veya yüksek onun etki gücünün ölçüsü değildir, daha çok sadece titreşimin ölçüsüdür. Bunu frekans ile karıştırmayın, çünkü bunun teknolojisi lineer değildir. Modellemede görülen şey düşüncenin titreşimidir ve nereye gidebileceği veya nereye gidemeyeceğidir ya da nasıl kısıtladığı veya genişlettiğidir. Güç veya kuvvet çok derindir. Bunu zaten biliyorsunuz. Nefretin gücü kötülüğü ve korkuyu yaratır ve çok kuvvetlidir. Korkunun gücü, eğer dikkatli olmazlarsa ulusları köleleştirebilir. Geçmişten bunun gücünü biliyorsunuz. Bunun gelecek olan enstrumanda yaratacağı spesifik modeli, o özelliğe sahip olan bir bireyle onu ölçmeyi konuşalım.
Düşük bilinç son derece basit ve temel modeller yaratır. Bu modeller kuvvetli bir çember yaratır veya yayar – diğer yüksek titreşimlere bir engel oluşturmak için bir araya gelen enerji akışı. Bu, bireyin veya bireyin yarattığı bilincin enerjisinin etrafında bir çember olarak görünür. Çember desenli bir hapishaneye veya tekrarlanmayan temel bir fraktala benzer. Kendi içinde kendini taşır ve model kendi çemberinin dışındaki hiçbirşeyin farkında olmaz. Kuvvet, onun o kadar çok güçlü olmasından gelir ki, diğerleri onun tarafından etkilenebilir ve daha kuvvetli bir çember için kolaylıkla ona katılabilir. O zaman çember daha da genişler, etrafındaki bilinç tuzağında daha da büyür, daha da büyük bir çember yaratır, ama sadece tek bir çember.
Belki de anlamadığınız bir dilde konuştuğumu düşünüyorsunuz? Belki, ama işte konu: O basittir. O bir çember olan bir kaptır ve kendisinin dışını göremez. Sadece kendisini görür ve sadece kendi kötülüğünü tanır. Sadece kendi içinde bildiği şeylere dayanan yargılamalar yapar ve kararlar verir. O düşük bilinçtir. Gündemi kendisidir ve başka hiç bir şeyi görmez. Çember aynı şeyleri düşünenleri köleleştirebilir. Daha büyük bir çember haline gelebilir, ama asla kendisinin dışına çıkamaz. Bildiği şeyin ötesini göremez. Çembere ait olan çemberin dışında modelleme yoktur. O kısıtlayıcıdır. Derin bir şekilde aşikardır: Basit, düşük titreşim, temel hayatta kalma.” Kryon
Yazının bütünü için tıklayınız
*
Bu anlatılanlar çağlar boyunca değişik isimler altında ama nerdeyse aynı cümlelerle söylendi, taşlara kazındı, sayfalara basıldı. Kimin söylemiş olduğu önemsiz aslında. Sadece sistematiği görmek ve sorumluluğu yüzde yüz almak için keskin bir karar vermeye aracılık ediyorlar.
Yıllar önce katılımı oldukça yüksek bir toplantıda -şu an konusunu hatırlamadığım-uzun bir konuşma yapmıştım. Konuşma bittiğinde herkes kah teşekkür kah şaşkınlıkla veda ederken genç bir kız yanıma geldi ve bana fısıltıyla “siz seçiminizi yaptınız mı?” dedi.
Adeta ölmüşüm de nihayet bu soru bana yöneltilmiş gibi hissettim ve titredim. Genç kızın samimi heyecanını görebiliyordum. O anı hiç unutmadım. O zamanlar seçimi yaptığımı sanıyordum fakat bunun tüm uzuvlarıma intikali için daha çok başındaymışım sürecin. Henüz sorumluluğu %100 almamışım bunu şimdi daha iyi görebiliyorum. Bunu yapmak için arzum var, niyetim samimi.
Herhangi bir şeye bağımlı olmadığımızda, her şey oldukları gibi olur: Eylemle birlikte ne gidiş vardır, ne de kalış. Seng TS’AN
Ego, her şeyin karşılıklı bağlantı içinde olduğu bir evrende yapay bir sınırdır. Tüm tanımlanmış unsurlar içinde belki oldukça iyi organize olmuş biridir. Tüm inanç ve sistemlerin, faydalı bir amaç uğruna ve gerektiğinde keyfi olarak (insan iradesiyle) dizayn edildiğini ve mutlak olmadığını bize hatırlatan; ilk prensip İKE’nin yani “Dünya düşündüğün şeydir” ilkesinin sonucudur bu.
soul-freedom-chained-acrylic-painting-depicting-chained-foot-fetters-impressionist-style-by-ishrath-humairah-khalil-gibran-poem-inspired1 Bir keresinde “Özgürlük yolunda” kavrayış edindirmek için Lao Tzu şöyle sormuş: “Niçin ona yaşam ve ölümün bir olduğunu, doğru ve yanlışın aynı olduğunu gösterip, elini ayağını bağlayan zincirlerden kurtarmadın?”