Pegasus Sembolü

Yunan mitolojisinde kanatlı bir attır. Tanrılar tanrısı Zeus’un oğlu Perseus’un başını kestiği canavar Medusa’nın akan kanlarından doğduğuna inanılır. Kanatlı at doğar doğmaz gökyüzüne uçmuş ve tanrıların arasına karışmıştır. Athene tarafından evcilleştirildiğine inanılır. Hakkında çok hikaye anlatılan Pegasus, bir süre de şiir sanatının sembolü olarak kabul edilmiştir. Pegasus’la ilgili birçok hikaye daha vardır. Bunlardan birine göre Pegasus bir gün arka ayakları ile bir dağa tekme vurunca oradan Hippokrene pınarı fışkırmıştır. Bu pınarın suları sonradan insanlara şiir yazma ilhamı vermeye başlamıştır.

Bundan dolayı Pegasus eski edebiyatta uzun zaman şiir sanatının timsali sayılmıştır. erseus tarafından kafası kesilerek öldürülen Medusa’nın kafasından ya da toprağa sıçrayan kanlarından doğduğu gibi iki değişik söylence bulunur. Rengi tamamen beyazdır ve uçmasına olanak veren iki büyük kanadı vardır. Uçarken havada koşan at gibi görünür. Bellerofon ve Pegasus Pegasus doğar doğmaz yeryüzünden ayrılmış ve tanrıların diyarına uçmuştur. Zeus’un yıldırımları getirme görevini üstlenmiştir.

pegasus

Devamını oku “Pegasus Sembolü”

Yeniden Doğmak_Belirme, TAU

*“Tau’nun kelime anlamı ‘su getiren yıldızlar’ sanırım, ancak beni esas etkileyen Lemurya’yı temsilen kullanılan sembol manası olmuştur. Tau sembolü; hem yeniden doğmayı hem de belirmeyi ifade ediyor. Sembolün görseli; T harfinin çeşitli biçimlerde yaşam ağacı olarak, MU uygarlığına sağladığı bereketi anlatır.”

Tau-2

*“Atalarımızdan beri zamansız gibi uzun zamanlarda, senin gerçekliğinin muhtelif konumlarında dostlarımız olmuştur. İşte Koa da onlardan biridir, çok eski bilgelik sanatlarına vakıf bir sağaltıcıdır, hani sizin kam, büyücü, kahuna ya da şaman gibi isimler verdiğiniz guruptan ehil biridir. Kendisiyle temas kurdum, seni geçitten alacak ve yeni konumuna adapte olabilmen için gereken her şeyi sağlayacak.”

Laniakeanızı hemen şimdi almak için tıklayınız

Yeni Rüya Gurubu

Günaydınnn frekanslarrr, iyi bir haftadan öte iyi bir şu an diliyorum. Sözcükler giderek sadeleşiyor, belki biz sadeleşiyoruz. Sözcüklerin gerisini hissedebildiğimizin farkına vardık ve eğer bu müjde değilse nedir?
“Maya takvimine göre 21 Aralık Macha’nın sonunu, Pacha’nın ise başlangıcını temsil eder. Bencilliğin sonu, kardeşliğin başlangıcıdır. İkiliğin sonu ve birlikte paylaşımın başlangıcı..”

**

Sevgili Arkadaşlar yeni bir rüya görüşmeciliği gurubu oluşturmak için yeterli sayıda talep olduğunu gördük ve demek ki zamanı gelmiş diyorum.
Bildiğiniz gibi bu çalışmada hem soru yöntemini öğreneceğiz, hem rüyaların sembol lisanını hem de Jungun teorileri ışığında, hayatımız boyunca  bütünlüğümüze olan bağlarımızdaki kireçlenmiş bölgeleri temizleyeceğiz. Bütün bu işlemleri gerçekleştirir ve yöntemi öğrenirken bir çok rüyanızı da analiz etmiş olacağız. Araç ve amacın bu kadar birbirinin içinde olduğu durumlar çok nadir bulunur.
Özgürleşmek yolunda en tehlikesiz en basit ve en zevkli yol olan rüyalarımızın deşifre işlemini öğrenmeye hoş geldiniz.

Yeni Dünya’ya dair

“Bizler vazgeçilmez yanlılıklarımızla görüş sahibi özneleriz. Sonuçta, yorumlama öznel bir katkıda bulunmaksızın olanaksızdır” (Tierney ve Rhoads, 1993, s. 322).

Bireyler etkileşimlerini özgür irade ve seçimleri ile yorumlar ve bu yorumlar doğrultusunda davranırlar, böylece örgütsel ve çevresel gerçekliğin biçimlenmesinde kritik bir rol üstlenirler…Bireyler edilgin değildir, yani çevresel uyarıcılara sadece tepki vermezler, fakat aynı zamanda durumu etkiler ve yeniden biçimlendirirler” (Putnam, 1983, s. 36).

Simgeci (symbolic) yaklaşım kültür yaklaşımı ile ayni felsefik temelleri paylaşır, fakat simgeci yaklaşım “simgesel etkileşim” veya insan davranışının yorumlanması temeline dayanır. Temelde, pozitivist paradigmanın tersine gerçekliğin öznel olduğunu ve gerceğin yaratılmasında (contruct) bireyin aktif rol aldığı tezine dayanır.  Gerçeklik öznel olduğu için dünyayı nasıl gördüğümüz ve olgular olarak algıladığımız şeylerin bireyin yorumlama süzgecinden geçtiğini varsayar. Bu nedenle, en tartışmasız gibi görünen konularda dahi zaman zaman değişik sonuçlara ulaşırız çünkü her birimiz, öznel algımızdan yola çıkarak, aynı şeye değişik bir anlam yükler, değişik yorumlar getiririz. Öyleyse, aynı şeyin birden fazla yorumlaması olabilir. Örgüt ortamlarında bu değişik yorumlamaları anlamak, bireylerin öznel yorumlarının hangi süreçlerden oluştuğunu çözümlemek simgeci yaklaşımın temel ilgi alanıdır.

Dr.Hasan Şimşek’ten alıntılar

Bakınız:https://sonsuz.us/blog/?p=9855

Sözleşmelerini her gün -bilmeden-yenileyen insanları talep ettikleri düzeye nasıl çıkarabilrsin ki! İster doktor ol ister şifacı hatta peygamber olsan kar etmez. Geçici ferahlıklar sağlayabilirsin eğer gerçekten bi görücüysen, sonra her şey aslına rücu eder. Sebebi açık; evrende yalnızca tek kural var: Özgür irade kuralı. sa

Bir insanın, kendisinin bile bilmediği ŞU ANdaki gerçeğine en çok yaklaşabildiğimiz alan rüyalarıdır. Bu sebeple, insanla ilgili her tür meslek dalının temel eğitiminde mutlaka rüya görüşmeciliği yer almalıdır. Sanırım önümüzdeki on yılın eğitim programlarında BAK-Birleşik Alan kullanımı yöntemi ile birlikte rüya gerçekliği de dikkate alınacak ve yaygın şekilde kullanılacak.
Bu durum gelecekteki bir dünyanın hatta birden çok dünyanın sistemine dair bir kehanet olmakla beraber, aslında görünen köyün klavuz istemeyecek kadar bariz şekilde belirginleşmesidir. Elimizde bunlardan daha yararlı ve somut bir yöntem henüz yok. Olabilir de… YENİ’ler önce görüş alanamıza girdiler gözlerimizin gerisindeki ekranda belirdiler, sonra söze döküldüler, uygulanıp test edildiler, başarıları göz doldurdu ve şimdi artık bazı olası dünyalarda yaygın uygulama zamanı geldi.

Rüya ve her an yenilenen Gerçek

Piyangodan ne çıkarsa onun rüyası

sonsuz.us/blog

“Gerçekliğin ruhumuz bile duymadan belki de sürekli değiştiriliyor, yineleniyor olduğunu-ama bizim bunu bilmediğimizi, bu bilgiye yalnızca rüyayı görenin ve rüyadan haberdar olanların vakıf olduğunu düşündünüz mü hiç?”

Gerçekliğin ruhumuz değil belki ama minicik bilinç adamız duymadan sürekli değişiyor olduğunu ve kimsenin bunu bilmediğini-önceden ben de bilmiyordum- hiç düşündünüz mü?
Ya da şahit oldunuz mu?
Bu sizde nasıl bir reaksiyona sebep oldu?
Bu konu ve gerçek sorularım, insanın kıyameti olabilecek denli öncelikli, en azından ben öyle hissediyorum.
Cevaplarınız ve yorumlarınız ve paylaşıınız beni sevindirir.

S. Dlgç Blg ben bunu küçüklüğümden beri düşünürüm ve çok ironik gelir bana. bazen başımı yukarı kaldırıp oyunun bazı noktalarının değişmesini isterim oyun kurucudan.
  • Sibel Atasoy Doğru bunu herkes kendine göre bi sıklıkla yapmıştır, “tanrım beni baştan yarat” sendromu diyebiliriz. Benim burada parmak bastığım durum ise tam tersine, gerçekliğin her an değiştiğine şahit olma durumudur, bunu hemen hemen kimse fark etmez-kendileriyle ilgili bi olsa-! Çok tuhafftır buna şahit olmak. Adeta Dövüş Kulübünün beyaz odasında yekpare camın önünde dikilip dışarıya bakmak ve orada her şeyin çöktüğünü ve yeniden yapıldığını seyretmek gibidir.
  • Elvan Emekli Bunu izlerken zamanın genişleyip yayıldığını bazende donduğunu gözledinizmi?
    Sibel Atasoy Eveet ama bundan daha dehşet verici hissettiğim de çok oldu
    S. Dlgç Blg benim kastettiğim de o zaten. beni baştan yaratla ilgisi yok. önümüze konan gerçekliğin sürekli değişmesi. tıpkı bir oyun gibi
    Elvan Emekli Var olduğunuzdan şüphe duyduğunuz da olmuştur o halde?:)
    Sibel Atasoy Korkunç. Yani, varlığından şüphe duymak insanın kendine korkunç geliyor, çünkü muhtemelen hücrelerim dehşete düşüyorlar o anlarda.
  • S Dlgç Blg tüm bu kanallıklar, dinler, enerjiler, herşey ama herşey dışardan geliyor hiç düşündünüz mü? insan olarak farkındalığımız da gücümüz de etkimiz de ancak izin verildiği kadar. bir tanrı değil de bir sistem tarafından yönetilen bir oyun alanı gibi. önümüze konan yemler, herşey büyük bir s,mulasyonun, bir oyunun parçası gibi.

    açlık oyunlarını izlediniz mi

  • Elvan Emekli Korkutucu olabilmekle birlikte çok mühim bir farkındalık
    Sibel Atasoy bilmiyorum nedir onlar (açlık oyunu)?
  • S. Dlgç Blg fantastik bir film. kitabı da var.
    Sibel Atasoy Hayır okumadım, oynamadım ancak ben oyunun içine girdim! Bu durumu yaşayanların hislerini merak ediyorum
    S. Dlgç Blg oyunun zaten içindesin tatlım. sadece oyun olduğunu farkettin? yoksa kitabındaki kadın gibi oyundan çıkmak mı istiyorsun
  • Sibel Atasoy İnan öyle bişey değil, senin söylediklerin bu şeyleri çok iyi anlıyorum çünkü yirmi sene önce böyle söylüyordum, on sene önce dediğin gibi yazıyordum. Şimdi yaşıyorum. Oyundan çıkmak hiç sorun değil (kitaptaki öykü yıllar önce yazılmıştı)
    S. Dlgç Blg peki ne o zaman? farkı ne
    Sibel Atasoy Sessizce paylaştığım yazıyı bir daha oku ve sorularımı da oku. Başka bi şey diyemem şu an. Ursulanın bu kitabını okumuştun herhalde, Oradaki Orr (kitabın üç kahramanından biri) bu durumu yaşıyor, ancak böyle bi benzetme yapabilirim.
  • S. Dlgç Blg okudum ama onu bir kitap gibi algılamamışım nedense
    Sibel Atasoy Önce kurgusu sonra OLgusu geliyor.
    S Dlgç Blg bu yazdıklarının hiçbirisi bana yabancı gibi gelmiyor hala. farkındalık bu değil mi zaten? ben bütün hayatımı bu rüyayı dışarıdan izleyerek geçirdim zaten. hala da öyle. dışarıdan kurgulanan ve anlık oynanan bir oyun. kırmızı çemberle bu kurguya benim de dahil olduğumu hissettim. önce kurgu, sonra oyun, sonra da kurgunun da oyunun da farkında olduğum haa durumu
    Sibel Atasoy Tamam o halde, ne hissediyorsun?
  • Dlgç Blg ne mi hissediyorum? öncelikle bütün insanlara uzak hissediyorum. hala niye uyanmadılar diye kızıyorum. engebelerle dolu bir arazide boşu boşuna önüme gelen engelleri aşıyormuşum gibi hissediyorum. başarı, ün, para gibi insanca şeylerin hiöbirinin peşinde koşamayacak kadar uyanık hissediyorum . bunlar bana hiçbirşey ifade etmiyor, beni heyecanlandırmıyor. çook uzun süredir bir hedefin peşinden koşmak da anlamsız geliyor. bütün bu dinler, herşey, insanların sevgiyi tanımalarına vesile olmak için sisteme sokulmuş gibi geliyor ve insanların bunu nasıl göremiyor olduklarına şaşıyorum. bütün bu manipülasyonlar, bu oyunlar, en ufak bir yapay rüzgarda ellerinden uçup gidecek bu maddi şeyler için bunca çaba gözterilmesini hiç ama hiç anlamıyorumç ve de çoook ama çook yalnız hissediyorum. sanki tek başına uyanmışım gibi. etrafımda uyum yarattığımı düşündüğüm insanların bile aslında bir illüzyon olduğunu anladığımda hayal kırıklığı yaşıyorum. nasıl bitecek bilmiyorum ama artık çok sıkıldım.
    Sibel Atasoy Güzel. Sıkılmak YENİ’ye gebeliktir.
  • Dlgç Blg aaah sibel. tek istediğim sevgi. bu dünyada var mı, artık çok emin değilim.yoksa oyun da sıktı beni. esasen belki de o bile illüzyondur belki. benim illüzyonum. diğer herşey o kadar elde edilebilir ki… kendi başına yapılabiliyor. oysa sevgi… başka bir insanla güzel..
  • Sibel Atasoy İşin felsfesine geçeceksek, sevgi bu dünyada bolca var. Saygı biraz daha az sanırım.
  • Dlgç Blg benim sevgi dediğim şey farklı birşey. bu dünyadaki herşeyimsin, canımsın vs dedikten sonra nefrete dönüşebilen şey değil. saf , öz sevgi. ben bu dünyada annenin bile bebeğini sevemediğini gördüm, duruma göre sevgiyi gördüm, çok sevince karşı tarafın götünün kalktığını gördüm. sevginin derinliklerinden bahsediyorum, korkmadan sevmekten, korkmadan seven iki tarafın varlığından. sevginin dehlizlerinde birlikte kaybolup nirvanaya ulaşmaktan…
    Sibel Atasoy Tabi bu kelimenin muhtemelen yedi milyar çeşit açılımı var.
  • Dlgç Blg kelime önemli değil tatlım, bu dünyada böyle bir sevgi var mı?
    Sibel Atasoy Senin tarifine uyan durum var bana göre, hem de artan oranlarda ama onun ne olduğunu söylemek istemiyorum.
  • Dlgç Blg gizli bir bilgi mi nedir? ben dünyaya bunu için geldim sanırım, bunun peşindeyim ama bulamadım
  • Sibel Atasoy Gizli olduğu için değil, eğer yanılıyorsam başkalarını da -bir kişi bile olsa- yanıltmak istemediğimden söylemiyorum. Ancak aslında bu kavramı bir çok yazım içinde ve örneklerde ele aldım, almaya devam ediyorum. Yani örtük olarak görüşümü paylaşıyorum. Görüşlerimizin farklılığı hep evrelerle ve biricikliğimizle ilgili. Yani yaratımda her şey yolunda.