Belirsizliğin koynunda ilk uykusu 

Laniakea

Kitabı aslında bir kitap gibi okumadım daha çok bir yazarın nerelere kadar gidebileceğini ve okuyucuyla kurduğu bağdaki etkileşimi izleyerek okudum. Bu konu ve bu türe ait tecrübem az olmasına rağmen.

Her kitabın bu etkileşimi nasıl yarattığı ve oluşturduğunu izlerim içimde. Bir kitaba başlamak zordur benim için onu bitirmek iki katı zor. Bu kitabı bitirebildim.

Bu nedenle kitap benim için bir çok iyi romanda hissettiğim tadı hissettirdi. Belirli bir yere kadar daha az inişli ve çıkışlı bir yapıyla takip ederken bir noktaya gelindiğinde aniden bir yükseliş enerjisiyle doldurur okuyucuyu, bunu Laniakea’da da hissettim diyebilirim. Daha çok duygular üzerinden yerini alan bir okuyucu kategorisine girebilirim tabii.

Bazen Karar Vermek Zordur bölümüyle başlayan ani yükseliş tekrar bir şok yaratarak güzel bir bağıntı oluşturdu devam etmek konusunda.

Kitabın en başında dönecek olursak ilk bölümlerindeki tasvirler bir şiir ikliminden gelen biri olarak okuyucuyu cezbeden bir nitelikte olduğunu söylemeliyim. Bazen bir şiirde olsa garipsenmeyecek dizeler gibiydi benim için not aldıklarım…

-Belirsizliğin koynunda ilk uykusu 
-Bulanık bir saydamlık 
-Islak olmayan sıvı bir hal 
-Sonra beyaz bir kelebek peydah oldu 
-Beyaz baloncuklu bir bulut

Sonraki bölümlerde ise zihnin ve sezginin olanaklarına teslim edilmiş bir yapı hakimdi. Bir çok tadın bir arada olduğu ve uyumlu bir masa gibi Laniakea. Polisiye, fantastik, bilim kurgu ve gerçeğin katmanları. Algı kapıları, şimdi geçmiş gelecek zaman, kuantum, şamanizm bu masada uyumlu bir şekilde bir araya gelmiş ve okuyucuya güzel bir ziyafet sunan keyifli bir zaman hediye ediyor. Lezzetliydi de efendim.

Romanın ana dinamiği Serap’ın zamansız bir bölgede geçen etkileşimler, deneyim ve keşfetme dikkatinde bulunmaktadır. Bu durumda oluşan vizyonlar olanaklar ve çeşitliliğin uyumu sürekli anın ihtiyaçlarına göre yer değiştirmekte ve canlı bir hazır oluş halinde devinmektedir. Bu devingenlik hayali gibi görünse de gerçeklik zamanında yaşayan formlara özgüdür de.

Okuduğum dönemle de ilgili sanırım, bir çok konuda ortak buluşmalar yakaladım. Meraklandım ve bütüne doğru ilerlemekti okurken yanyana ilerleyen.

Bir gün önce okuduğum Enerji Tıbbı kitabından bir alıntı selamlıyor gibiydi kelimelerin arasında dolaşan bir şimdiyi: 
“Belki Einstein’ ın inandığı gibi, yalnızca tek bir enerji vardır,”birleşik alan” 
Teşekkürler ve sevgiler…Sibel Atasoy

Cemil Yüksel

Gözüm yaşardı Cemil Bey. İşte böyle anlarda, yazarken çektiğim ve hala bazı sağlık sorunları olarak çekmeye devam ettiğim sıkıntıların bir ilacı gibi geldi yorumunuz, teşekkür ederim.
O birleşikliği beynimin içinde seyretmeden önce bir kelime bile yazamayanlardanım ben. Önce yaşayıp sonra çok çok az bir miktarını kayıt altına, zaptı rapt altına alabiliyorum, çoğu altın çiçek tozları gibi savrulup gidiyor dünyaya kozmoza. Zaten yıldızlardan gelmedik mi? Bizden de karşılığı gidiyor, hiç bir şey tek taraflı değil, tekil hiç değil.

Aradan 2 yıl geçti, zaman zaman Serap’ı görüyorum, devam ettiği üç yıllık hayatını seyrediyorum, şeyler gelişiyor, ilk kitapta geçitten adım atmıştı şimdi gerçek bir takla atmak gerekiyor gizemin merkezine dalmak için, onu yapabildiğini de görüyorum. Bazen tam yatmışken gözümün önüne geliyor bir kahkaha atıyorum onun hallerine.

O gerçeklikte buluşsak, konuşmadan anlaşsak

Merhaba Sibel Hanım, Lanıakea’nın son satırını da bitirir bitirmez size sıcacık teşekkürlerimi belirtmek ve tebrik etmek istedim.

Ben de aslında Serap gibi bu güzel eserinizde konu edinilen durumlara hiç aşikar değilim. Son zamanlardaki uzaktan uzağa ilgimi saymazsam. Sizi de aslında kitabınızı almadan bir şekilde el yordamıyla bulduğum ve 1 yıldır tamamen amatörce uyguladığım ho’oponopono sayesinde tanıdım. Bu konularda değil emekleme ‘agu’nun ötesine bile geçememiş bir okuyucunuz olarak (ki bloğunuzu da takip ediyorum) kendim ve bütüne nasıl bir faydam olur, nasıl bir yol iz sürmeliyim sorularına cevap aramaktayım. Ümidim odur ki bana vereceğiniz tavsiyeler vardır. (kitap, blog hatta gücümün yeteceği belki bir eğitim).

O gerçeklikte bulussak, konuşmadan anlaşsak, herkes kibar ve naif olsa diye düşündüm okurken. 😇 Elbet İke, Mana, Manawa ve diğerleriyle de tanışmak pek bir hoş olurdu.
Polisiye okumayı çok severim. Kurgu da çok yerli yerinde. Okuyucuyu yoran hatta kimi zaman kafasını karıştıran düzensizlikler hiç yok kitabınızda.

Şimdi diğer kitaplarınızda sıra, emeğiniz için teşekkürler, yolunuz hep açık olsun. Sevgiler.

Ece Kavaklı Timoçin

Öyle bir bağlantıydı ki,

altisi

Yaşayan karakterlerle bir solukta bir kitap mı okudum,bir tiyatro mu izledim bilemedim…..Bir bulmacanın labirentlerinde gezerken onların göz bebeklerindeki ışığı gördüm, parfümün kokusunu duydum, dokundum tenlerine, yaralandıklarında canım acıdı…Duyguları bire bir hissettim.Merakları,açmazları,acıları,keyifleri,telaşları,aşka dokunuşları, yaşama tutunuşları….Venüs Bağlantısı….Öyle bir bağlantıydı ki, birbirlerini hiç tanımayan insanların, dokumadaki atkılar ve çözgüler gibi birbirleriyle doğrudan ilgili olduklarını gördüm….ve dokudukları hayattı…ve hayat güzeldi,sanal olsa bile:))) Sanırım bir rüya gördüm, bir rüyalar ustasının kurguladığı, çünkü ancak bir rüyadaki kadar gerçekti her şey…Teşekkürler Sibel Atasoy

Şizen Ersoy

*

Yazarın önceki kitaplarında Venüs Bağlantısı için okur yorumu

Her uyandığımda daha iyiydim.

Üzerimde son bir haftadır enteresan bir şekilde negatiflik yüklüydü. Laniakea okuyarak ve bolca uyuyarak iki gündür daha iyi hissediyorum. Kitap çok güzel bitti, merakla bekleyeceğim ikincisini.

Laniakea önceki kitaplardan daha farklıydı. Daha çok odaklanıp okumak gerekiyordu. Kitabın en çok beni etkileyen yönü belki bana öyle geliyordur 266. Sayfada Kuantum ve kendi düşüncelerimiz ile ilgili sözler. Muhteşem kesinlikle eğer anladığım gibiyse ya da ben ilk kez aydım. Yani kuantumu anlamak için kendimize ve düşüncelerimize bakmak yeterli. Kararlar, seçtiklerimiz, seçmeyip öldürdüğümüzü düşündüklerimiz, seçmeyip hayal ettiklerimiz, geçmişi geleceği düşündüklerimiz hepsi hepsi hem var hem yok.

Karakterler çok iyi. Po köyü sakinleri varlıkları güzel anlatılmış hayal edebildim. Bazı yerlerini anlamadım tabii doğal olarak birkaç kez okumam gerekti. Ama Serap’ın da dediği gibi hissettirdikleri önemli bazen ya da bıraktığı tat, koku işte her ne ise. Zamanı gelince düşünceler bulur yerini.

Po köyü sakinleri ile Urban Shaman prensiplerini önce karşılaştırmak istedim. Yani kim kimdi bakayım diye ama kitabı öyle okuyup devam etmek istedim. Uzun zaman oldu. Benim okuyuşum hem aşina hem yabancı okuyuşu oldu. Ama şunu söyleyebilirim ki yeni okuyan biri Po karakterlerini ayrımsayamayabilir. Laniakea hepimizin bütünlük içinde olduğu yer evet, prensipler evet.

Rüyaları ve çok boyutluluğu 2037 de ki o sıvı tank olayı biraz daha somutlaştırdı. Sanırım şapkalı ayı örneğinde hissettim bunu iyice. Serap’ın o altı günü söndürürken yaşadıkları üzücü ve düşündürücüydü.

Birinci kitap tam. Lezzeti damakta, ikinci kitabı bekleyin tadında. Tabii ki sorular var ama açıkta kalmış değil, devam eden süreçte yanıtlanacak sorular onlar.
Güzeldi vesselam 😊😊
Şu son birkaç gün çok ilginç bir şekilde sağalttı beni. Yarı bir anda gelen uykuyla satır aralarında, yarı okumayla. Çok ilginçti gerçekten. Her uyandığımda daha iyiydim.
Teşekkürler 🙏🙏😘

 

Gülbahar Biler, 03.09.2016