Izdırabı feda etmek!

  1. İnsan hapishanededir ancak bunun farkında değildir. Farkına varan her aklı başında kişi hapisaneden kaçmak ister, kaçmak için tünel kazmak lazımdır. Bunun dört gerekli şartı vardır;
  • a) Özgür olmadığını, hapishanede olduğunu kabul etmek.
  • b) Evvelce hapisaneden kaçabilmiş kimselerden yardım almak.
  • c) Kaçış organizasyonu asla tek kişi olarak gerçekleştirilemez. Bir grup çalışması elzemdir.
  • d) Büyük bir çalışma ve çaba gereklidir : “belirli bir amaca yönelik şuurlu çabalar”

22.İnsan yeterince yöntemli ve kararlı ise bir alışkanlığını değiştirebilir.          Ancak ; Bir kimse kendi üzerinde çalışıyorsa o kimse mümkün   olabilecek ek değişiklikleri hesaba katmalı ve bunları önceden düşünmelidir. (Kendi üzerinizde değişikliğe muvaffak olduğunuz her husus, değişmesini belki de arzu etmediğiniz alışkanlık ya da karakter özelliklerinizi etkiler ve siz farkına varmadan devreden çıkar ya da beklemedikleriniz devreye girer.)

  • 23.Ya da ! Değişmek isteyen fazlalıklarını “terk” etmelidir.
  • 24.İnsanların feda etmeleri gereken en önemli şey “ızdıraplarıdır”. İnsan öyle yapılmıştır ki ; ızdıraba olduğu kadar asla başka şeye o kadar çok bağımlı değildir. Zevklerden daha kolay feragat edilir.
  • 25. Izdırap olmadan birşey kazanılmaz ama ayni zamanda insan ızdırabını feda ederek işe başlamalıdır.

Çalışmamın tamamı için bakınız: https://sonsuz.us/blog/?p=244

Acaba Gurdieff Hoca, ızdıraba bağımlı olmanın da bir zevk olabileceğini bir yerlerde söylemiş miydi? Çünkü bunu düşünmemiş olmasını tahmin edemiyorum. Biliyorum bu fikrimi muhtelif yerlerde dile getirdiğimde sıkça şiddetli itirazlarla karşılaşıyorum, hatta “sen izdırap çekmemişsin, acı nedir bilmeyen bir müreffehsin!” diyenler oluyor. Saygı duyuyorum, belki de öyledir ya da oradan öyle görünüyordur.

Basit örneklerden yanayım ben; kimileri tatlı yemeye düşkünken kimileri de zehir gibi acıya düşkün oluyorlar, bunu neden yapıyorlar? İnsan ağzını dilini, boğazını neden yakmak ister ki! Bu bir zorunluluk filan değil. O halde geriye zevk aldıklarını kabul etmek kalıyor. Aynı şekilde sadece korku filmi izleyenler var, kesik organlar havalarda uçuşuyor, ortalığı kan götürüyor, hep daha çok korkabilmeye çalışıyorlar, neden peki?

Sanırım bütün bunların adrenalin salgılamasıyla bi ilişkisi var.

Bu arada, “şikayet mekanizması” başlıklı yazı da sanırım bu konuyla oldukça ilgili görünüyor, göz atmak isterseniz, bakınız: https://sonsuz.us/blog/?p=136