Sağlıklı bir hayatın sırrı nedir?

Sağlıklı bir hayat sağlıklı ilişkilerle inşa edilir.
Bu videoda anlatılan bilimsel araştırma tam 75 yıl boyunca 750 kişiyi takip etmiş,
Birbiriyle zıt iki grup; yarısı Harvard Üniversitesi mezunu, diğer yarısı Boston’un en yoksul mahallerinde yaşayan gençler
18 yaşında tutmaya başlamışlar kayıtları ve halen devam ediyorlar.

Bizi mutlu ve sağlıklı tutan şeyler nedir? Eğer şöhret ve para olduğunu düşünüyorsanız, yalnız değilsiniz, ancak psikiyatri uzmanı Robert Waldinger’a göre yanılıyorsunuz. Yetişkin gelişimi üzerine yapılan 75 yaşındaki bir araştırmanın yöneticisi olarak Waldinger, gerçek mutluluk ve memnuniyet üzerine benzeri görülmemiş verilere sahip. Bu konuşmasında, araştırmadan çıkarılan, bazıları uygulanabilir olduğu kadar eski bilgelikler olan tatmin edici, uzun ömürlü ilişkilerin nasıl kurulacağına dair üç önemli dersi paylaşıyor.
Bu videoyu izlemenizi gerçekten öneriyorum çünkü

Devamını oku “Sağlıklı bir hayatın sırrı nedir?”

Sürdürülebilirlik-sonsuz bir yenilenme süreci

Prechtel: Köyde insanlar, demir, kereste veya çivi kullanmadan evlerini geleneksel materyallerle yapardı, ama evler muhteşemdi. Pek çoğu ağaç kabuğu ve liften örülüyordu. Bedenin evi gibi insanın içerisinde uyuduğu ev de güzel ve dayanıklı olmalı; ancak bir müddet sonra yıkılmasını engelleyecek kadar da sağlam olmamalı. Eğer eviniz yıkılmazsa onu yenilemek için hiç bir sebep kalmaz. Ve bir şeyi değerli kılan onun yenilenebilirliğidir. Onu anlamlı kılan sürdürmedir.

Köyün birlikteliği ve mutluluğunun sırrı her zaman insanların cömertliği olmuştur, ama bu cömertliğin sırrı yetersizlik ve zayıflamadır. Köyümüzün kulübeleri uzun süre dayanacak şekilde inşa edilmediği için düzenli olarak yenilenmeleri gerekiyordu. Bunun için de köylüler senede en az bir kez birinin kulübesinde çalışmak için bir araya geliyordu. Eviniz yıkılmak üzereyken herkesi davet ediyordunuz. Çocuklar etrafta koşuşup herkesin yaptığı şeyi bozardı. Genç kadınlar su getirirdi. Genç erkekler taş taşırdı. Yaşlı erkekler herkese ne yapmaları gerektiğini anlatırdı, yaşlı kadınlar yaşlı erkeklere yanlış yaptıklarını söylerdi. Ev onarıldığında herkes beraber yemek yerdi, evi överdi, güler ve ağlardı. Birkaç gün içerisinde bir sonraki eve geçerlerdi. Bu şekilde köyde her ailenin evi yeniden kurulur ve bir araya getirilirdi. Her zaman böyle oldu.

Ardından misyonerler, iş adamları ve politikacılar kereste, teneke ve sağlam evler getirdi. Artık evler uzun süre dayanıyor; ama ilişkiler dayanmıyor.

Bazı bakımlardan krizler toplulukları bir araya getirir. Bugün bile, eğer sel olmuşsa veya semtin yakınlarına bir otoban yapılacaksa, insanlar sorunu çözmek için bir araya gelir. Mayalar kriz olsun diye beklemez; kriz yaratırlar. Onların ruhsallığı koreografik felaketlere – diğer adıyla ritüellere – dayanır. Bu felaketlerde herkes bir diğerinin giysisini, evini ya da topluluğu yahut dünyayı yeniden yapmak, oluşturmak zorunda. Her şey sürdürülmüş olmalı, çünkü her şey öylesine narin yapılmıştır ki sonunda yıkılması kaçınılmaz. Bir şeyi daha güçlü yapan şey onun yeniden bir araya getirilmesi, yenilenmesi. Bu durum evlerimiz, dilimiz ve ilişkilerimiz için de geçerli.

Çok zayıf olmayan bir şeyi çok kısa sürede parçalanmasını sağlamak, çok dayanıklı olmayan bir şeyi kalıcı kılmak güzel bir denge. İncelik gerektiren bir şey. Hepimiz kendimizden sonra yaşayacak bir şey yapmak isteriz, ama bu şey bir ev ya da bir başka nesne olmamalı. Kendi kendini sürdüren bir köy olmalı. Bu türden sonsuz bir yenilenme süreci, ulaşmayı dilememiz gereken yegane kalıcı şey olmalı.

Cumartesinin BAK’ı

Dün yapılan BAK uygulamasında; “Tatminkar ve sürdürülebilir ilişkiler kurulamamasının sebepleri” soruldu.
Cevap özetle şöyleydi: “Çocuk şu an ve burada yaşıyordu ve meraklıydı, erkekler çocuk gibiydi ve hemen önlerinde kontrol etme kaygısı vardı. Kadın ise kayıtsızdı ve anne öğretilerine yakındı. Hisler ritm duygusuyla ortada dolaşıyor tüm rolleri harekete geçiriyordu. Zihnen edinilmiş bilgiler sıkıntılıydı ve ağlayarak duyguya dönüştüğünde hisleri yanına çekti. Hisler ondaki bu karmaşayı-sorunu çözmek için onu şu an ve buradaya sürükledi ve onu tatmin etmeye adadı kendini,  ve sonuçta uyuştu ve hareketsiz kaldı.
Oyundan önemli cümleler:
0-6 yaş anne öğretisi: Ben her yerdeyim
Kontrol etme isteği: kaygılıyım korkuyorum
Erkek: Kadının bizimle ilgilenmiyor, dışarılara bakıyor.
Çocuk: Hisleri dikkatle izliyor ve bunu neden yapıyorsun diye soruyor. Şimdi ve buradan herkesi iyi görebiliyorum, herşeye hakimim.
Kadın: Her şeye kayıtsızım, havaya giremiyorum
Hisler: Her şeyde bir ritm var, döngüler var, birden atmışa kadar, sonra yeniden başa döner.
Zihnen edinilmiş bilgiler: farkındalıksız olarak şu an ve buradaya yerleşti. Onun varlığı hisleri uyuşturdu.

*

İlişkiler varlığı itibariyle her tür “iyileşmenin” olmazsa olmaz ön şartı olduğundan bu soru hepimizi ilgilendiriyor. Ruhsal duygusal fiziksel iyileşme için önce tatminkar bir ilişki kurmak gerektiğini artık biliyoruz, bahse konu  ilişki en geniş tanımı ile hastayla iyileştireni arasında kurulmalı, her tür ilişki aşk, arkadaşlık,iş vs bu genel şemsiye altında değerlendirilebilir.

*

İyi bi Görücü sana baktığında ne olup bittiğini görür ama bunu söylediğinde sana bi yararı olmaz. Öyleyse sana cevaplarını kendin bulacağın soruları sorabilenlere yönel.
Böylece her ikiniz de ezber bozarsınız.sa

*

İnsanın özellikle negatif sayılabilecek işaretleri görmesi hiç de kolay değil, çok sarsıcı bir durum. Bunu görmek istememek gayet anlaşılabilir doğrusu. Zaman zaman yazı gönderdiğim bir sitede geçenlerde bir katılımcı (genç olduğunu sanıyorum) her şeyin konuştuğunu ve kendisi ile iletişim kurduğunu yazmıştı. Muhtemelen geçirdiği bir travma sonucu olmuş. Psikologları da anlayabiliyorum aslında, normalden her sapmayı bir hastalık kabul ediliyor güncel toplum bakış açısıyla ve mümkünse hemen düzeltilmeli diyor. Bazen bu davranışlarını kınayacak gibi oluyoruz fakat aslında bunu yapmalarına biz sebep oluyoruz. Çünkü aslında sapmalar tek yönlü gelmiyor, hoşunuza giden bir araz, hoşunuza gitmeyen başka şeyleri de koluna takıp getirmiş olabiliyor. Ya da tam tersi daha sık,hoşunuza giden bir özelliğiniz siz farkında olmadan hoşunuza gitmeyen bir sapmayı-hastalık- ortaya çıkarıyor. Bu çok basitmiş gibi görülen tespiti bir dertten muzdarip danışanlarıma göstermekte zorlanıyorum, çünkü işaret ettiğim uygulamaları yapmıyorlar çoğu kez. Sadece sihirli bir dokunuş bekliyorlar, görmekten ve fedadan yana değiller.

Heterarşi düzendir

“Biyoloji’nin eski paradigması ekosistemde denge ve evrimde ‘şans ve gerekliliğin’ rolü üzerinde yoğunlaşmıştır. Yeni paradigma da ise, evrim ve hayatta kalma etkileşim halindeki bir çeşitlilik, devinim, uyum, açıklık ve sürekliliğin bir fonksiyonudur. Ekosistemler karmaşık bir karşılıklı nedensellik yoluyla evrimleşirler” (Schwarts ve Ogilvy, 1979, s. 42)

Modern toplumun birçok alanını kesitleyen ve dünyayı yeni bir gözlükle anlamamız gerektiğini savlayan pozitivizm ötesi ve akılcılık ötesi paradigmalar (aynı ölçüde de modern ötesi, yapısalcı ötesi, endüstriyel ötesi, kapitalizm ötesi, görgücülük ötesi paradigmalar) aşağıdaki nitelikleri gösterir (Schwarts ve Ogilvy, 1979):

1. Gerçek karmaşıktır. Değişkenlik, çeşitlilik ve karşılıklı etkileşim bütün sistem ve olguların doğal özelliğidir…”her sistem kendine özgü özellikler geliştirir” (Lincoln, 1989, s. 69).

2. Heterarşi düzendir. Sistemler, hiyerarşik ve piramitsel değil, aksine önceden kestirilemez karşılıklı sınırlılık, etkileşim ve hareketlerle belirlenen heterarşik düzenlerdir.

3. Evren holografiktir. Evren, bileşenlerinin ayrıştırılıp tekrar tersi bir süreçle yerlerine yerleştirildiği şeklinde mekanik bir biçimde anlaşılamaz. Herşey birbiri ile ilintilidir, her parça bütünün bilgisini taşır.

4. Gelecek ve yön belirsizdir. Olasılıklar bilinebilir, ancak kesin sonuçlar kestirilemez; “…geleceğin muğlaklığı doğanın koşuludur” (Lincoln, 1989, s. 71).

5. Ilişkiler doğrusal (lineer) değildir ve karşılıklı nedensellik vardır. A B’ye neden olmak yerine belki A ve B karşılıklı etkileşerek birlikte evrimleşir ve değişirler.

6. Değişim morfogenetiktir. Düzen düzensizlikten doğabilir. Sistemler, niceliksel olmaktan ziyade niteliksel değişime yol açacak şekilde çeşitli, açık, karmaşık, karşılıklı nedensel ve belirsizdir (Lincoln, 1989, s. 71).

7. Gözlemci belli bir perspektife sahip katılımcıdır. Gözlemci gözlenenden soyutlamış ve mesafeli değildir. Nesnellik diye birşey yoktur, fakat perspektif vardır. “Perspektif belli bir açı ve mesafeden bir görüş demektir. Nereden baktığımız ne gördüğümüzü de etkiler. Tek başına hiç bir disiplin bütüncül bir resim veremez. Resmin bütünü çoklu perspektifler yoluyla elde edilen bir imgedir” (Lincoln, 1989, s. 72).

Pozitivizm ötesi ve akılcılık ötesi projeler tek bir “Doğru’nun” olmadığını iddia eder. Dahası, “büyük söylemler, büyük kuramlar ve tek “Dogru’ya” dayalı egemenci perspektif yerini özne merkezli çoğulcu bir yönelime terketmektedir” (Tierney ve Rhoads, 1993, s. 312). Benzer şekilde, modernist tez tarafından kutsanan hiyerarşik, tekli toplumsal düzen modernizm ötesi proje tarafından reddedilmektedir. Şöyle ki, “toplumlar belli inanç ve değerlerin egemenliği etrafında düzenlenmiş sistemler değildir, farklılık ve zıtlıklar daha belirleyicidir” (Tierney ve Rhoads, 1993, s. 312). Epitemoloji anlamında, pozitivist, akılcı ve modernist görüşler bilginin keşfedildiği ve ortaya çıkarıldığını öngören “esasici” (essentialist) bir bilgi tanımını savunurken, pozitivizm ötesi ve akılcılık ötesi paradigmalar bilginin keşfedilmek yerine yorumlandığını, ortaya çıkarılmak yerine oluşturulduğunu (constructed) varsayar (Tierney ve Rhoads, 1993, s. 313).

Yükselen paradigma bilimin nesnel bilgi üretme süreci olmadığını, bilimsel sürecin dünyanın göreliliğini temel alan bir süreç olduğunu vurgular. Sosyal olgular, sosyal davranışı belirleyen genellenebilir yasalar türetmek yoluyla değil, bir durumun kendine özgü boyutlarının ayrıştırılması ile anlaşılabilir. “Bilimin bir amacı olarak açıklama, üzerinde çalışma yapılan olgunun kendisi, ve durumlar arasında benzerlikler ve farklılıkların anlaşılması ile sınırlıdır. Ölçme ve araştırma desenleri sistematik analizi amaçlarken genellemelerle ilgilenmek yerine bir olayın daha iyi anlaşılmasını sağlamakla yetinir. “Sonuçları genelleyebilmek için, yükselen paradigmanın ilkeleri ile çalışan bir araştırmacı katı kurallar kullanmaksızın durumdam duruma geçer” (Putnam, 1983, s. 41).

Pozİtİvİsm Ötesİ Paradİgmatİk DönüŞüm ve EĞİtİm Yönetİmİnde Kuram ve Uygulamada Yenİ YaklaŞimlar

Dr. Hasan Şimşek

Orta Doğu Teknik Üniversitesi

Evlilik Kurumu

Yeni enerjide, ilişkilere bakış açısı değişecektir. Siz bir başkasını, evlilik kurumuyla bağlamak ihtiyacını hissetmeyeceksiniz. Birbirinizle, eski kontratlar olmadan, mutlu bir şekilde yaşayabileceksiniz. Ya da, mutlu bir şekilde kendi başınıza yaşamayı seçebilirsiniz. Bütün olmak için başka bir kişiye gereksinim duymayacaksınız. Ayrıca mutlu bir şekilde gruplar halinde birlikte yaşayıp da bireyselliğini kaybetmeyecek kişiler de olacaktır.(T)

Ne dersiniz???

  • YENİ’den DOĞAnlar Kulubü ne güzel olur derim 🙂

    YENİ’den DOĞAnlar Kulubü Cinsellik ve üreme fonksiyonları ne olacak acaba? kaldırıldımı?
  • YENİ’den DOĞAnlar Kulubü Tamamen böyle düşünüyorum. Eski den yeniye geçmek, önceki kural,kanun, sözleşmeleri kötü oldukları için değil artık mevcut işlevlerine gerek kalmadığı için fesh edebilme dirayeti gösterelim.

    Turan Erdal Toplumsal hayatın evlilik kuralları üzerine kurulduğu kanısındayım. Belki de ilk sahiplenme evlilikle olmustur ve ondan sonra gelen kıskançlık ve koruma dürtüsü….

    YENİ’den DOĞAnlar Kulubü ‎”Cinsellik ve üreme fonksiyonları ne olacak acaba? kaldırıldımı?” derken bunu evlilik kurumuyla bağıntısı açısından mı, yoksa biyolijik değişim olup olmadığı açısından mı soruyorsun?

    YENİ’den DOĞAnlar Kulubü Evlilik kurumuyla bağlantısı açısından tabii..

    YENİ’den DOĞAnlar Kulubü Eril ve dişi birbirini tamamlamaya devam edecek . Dualiteyi aşmanın tek çaresi bu . Birliği yakalamak için birbirini yine takip edecek . Bana göre yapılması gereken sağlam bir bilinçaltı temziliğidir . Dengeye gelmiş temiz, sevgi odaklı biribririni tamamlama arzulu ( duygusal açlıklardan arınmış ) samimi birliktelikler olacaktır . Fiziksel , duygusal ,entellektüel ve ruhsala doğru uzayan ve her bedende kavuşan ve bir olan samimi çift sayısı artacaktır . Şu anki hal çok sancılı . Hem kadın hem erkek için . Çünki sadece fiziksel kavuşmaların ömrüde bir yere kadar .

    YENİ’den DOĞAnlar Kulubü zihin temelinden uzaklaşma olacaktır.Bunun için ben de sağlam bilinçaltı temizliğine gerek olduğunu düşünüyorum.Bu tamamlamanın tanımının da değişeceğini sanıyorum.Eksiğim temeli zihinden geliyor.

    Sibel Atasoy Bir çocuğun büyütme sorumluluğunun onu doğuranda olduğu ile ilgili toplumsal anlayış değişmemişse, kadınlar çocuğun babasını nikah ya da urgan gibi bişeyle bağlamaya devam edecektir. Fakat topluluk kendi çocuklarını sevme gözetme ve büyütme sorumluluğunu gönül birliği ile üstüne aldıysa artık köle edici urganlara gerek kalmaz.

    YENİ’den DOĞAnlar Kulubü Bir çocuğu büyütme sorumluluğunun doğuranda demişsiniz Sibel hanım.Bu bir önkabul.Erkek evlatlar için babanın rol modeli çok önemlidir.Böyle bir sorumluluğu doğa da kabul etmez,zira eşeyli ürüyoruz.Topluluk dediğiniz insanlar tehlike ve kıtlık durumunda bildiğimiz akılsız hayvanlar gibi hareket ettiği için içgüdüsel olarak kendi sülbünden olanları koruyup kollayacaktır.Evlilik kurumu ile ilgili aldığımız zedeler bize bunun köle edici urganlar olduğunu düşündürüyor olabilirmi?

    YENİ’den DOĞAnlar Kulubü Benim dediğime katılmışsınız, insan bilinci ve buna bağlı kitle bilinci gerçek dönüşüm geçirmedikçe bu harika kurum devam edecek demekir. Benim gözlemlerim evlilik konusunda her iki yönden (karı ve koca) ve çocuklar açısından büyük sorunları beraberinde taşıdığı yolunda. Danışanlarım, internet, Tv gibi tüm dışa vuranları dinleyip gözlemlediğimde pek çok dert ve hastalığın kaynağı olduğunu fark ettim. Buna katılmıyor olabilirsiniz, belki ben de şahane örneklerle karşılaşıp gözlemlerim sonucu çıkarımlarımı derhal değiştirme imkanı bulurum. Kimbilir? Her an her şey değişebilir 🙂

    YENİ’den DOĞAnlar Kulubü İnsanları evlilik kurumunda da sorunlara sürükleyen şey kıyas etmelerinden kaynaklanıyor diye düşünüyorum.Daha iyisi,daha güzeli eldeki malzeme ile illişki ile helva yapmaya niyeti olacak insanın önce 🙂

    YENİ’den DOĞAnlar Kulubü Alt başlıktaki konu nasıl da buraya bağlanıverdi birden 🙂 yeni dünya Kendiliği bulmayı gereksiniyor. Kendilik ise açıkça eril ve dişil yanların tam ve eksiksiz olarak her insanda aktif hale geçişiyle başlayan bir süreç. Kendilik devreye girdiğinde, dış unsurlara ihtiyaçtan değil gerçek ilgi ve sevinçten yakınlaşırsınız.

    YENİ’den DOĞAnlar Kulubü Ben evliliğin harika bir kurum olduğunu hiç düşünmedim hala da düşünmüyorum.Aile baskısı nedeniyle evlendim,onlardan gizlide boşandım.Çiftler birlikte gelişip büyümüyor,biri durunca diğeri gerilemeye başlıyor.Gelişimleri izlemek,araştırmak gibi karşı konulmaz bir dürtüye sahibim.Bir örnekleme yapmak gerekirse:15 yaşımızda giydiğimiz bir giysiyi 35 yaşına dek giymeye çalışmak gibi bir şey evlilik bana göre.değişen moda,alınan kilo vs.Değişmeye direç.insan evrilir ve ikisi bunu yapazsa ki çoğunlukla olmuyor,boşanma kaçınılmaz hatta kavga gürültü yaşananlara tamamen saygıszılık anlamında bii dolu tartışmalar.Elbette varsa çocuklara olumsuz yansımalar.Eşler ya da biri çocuklara tüm öfkesini yükleyip taraf olmaya zorlaması..bu uzar gider.Hep söylerim ve söylemeye devam edeceğim evlilik insan doğasına ters!

    YENİ’den DOĞAnlar Kulubü Sizce 🙂

    YENİ’den DOĞAnlar Kulubü benim gördüğüm kadarıyla: bi evlenen pişman bi de evlenmeyen. Bunun ortasındakiler memnun :)))

    YENİ’den DOĞAnlar Kulubü anlamadım ‘sizce’ derken?
  • YENİ’den DOĞAnlar Kulubü Tercihler yapıyor bunun arkasında duramıyoruz bazen,sonra da kendimizce aklmıza yatan bahaneler üretip duruyoruz.Zorla evlendirilme bunun dışında tabii ama..Benimle büyümüyor diye ayrıldığımız adamdan veya kadından daha büyümüşümü var dışarıda? yoksa biz özgürlüğümüze evliliğimi kurban ediyoruz bilemiyorum.Herkes tercihlerinin bedelini ödediğine göre sorun yok denilebilir ama bir de morfik alana bıraktığımız zehirli atıklar var evlilik konusunda negatif kayıtlar.Onun için sizce/ bence demiştim… Bireysel bir tecrübe olarak sınırlanması çevreye duyarlı toplum..

    YENİ’den DOĞAnlar Kulubü Evlilik insan doğasına ters diyen benim,bunun için çok geçerli sebeplerim var.Hayatımı en baştan anlatmak olmayacağına göre:) Bu yaşama neredn geldiğimi biliyorum,bu dünya eski dünya ve artık biliyorum benim gibi olanlar çokca var.Kendini hatırlarken toplumsal bilinci değişimi de ugratıyor buna ihtiyaç var ki bu gerçeleşiyor.Cinsellil yoğun bir kasılmadan ibaret değil.Birlikte gelişen bir çiftin yaşayacağı cinsellik olağan üstü enerji yayar.Bir evin elektirik sistemi gibi düşünün,tek bir düğmeyle tüm evi daha sonra mahalleyi vs. aydınlatır.Oysa uygun olmayanlarla yaşanan cinsellik karanlığa mahkum olur.Baş ağrısı yorgunluk vs. bahnelere sıgınılır.Bir yaşam böyle tüketilir işte!!!

    YENİ’den DOĞAnlar Kulubü Birlikte gelişmek sevgi anlamına geliyor olabilirmi?

    YENİ’den DOĞAnlar Kulubü sevgiden ne anladığımıza bağlı.çok yoğun bir kabul ki buna saygı diyoruz.dünya zamanımızda kadın/erkek atasoyunu izlemek ve çoğunlukla bir kaç adım sonrasında duraklamaya başlıyor. Doğduk,iş ev,eş,çocuk sahibi olduk eh yeter! diyerek durağanlığa geçiyor.Huzursuzluklar başlayınca ki bu da durağanlığın olmaması gerektiğinin bir işareti..zorbalıklar devreye giriyor. Kör dövüş, karma çarkına geri dönüş yani:)

    YENİ’den DOĞAnlar Kulubü Üzüldüm sevgisizliğe 🙂
  • YENİ’den DOĞAnlar Kulubü eksik yazmışım üzülmeyin..bencilce olan sevgi başka bişey,sevgiden doğan yoğun bir kabulle oluşan saygı başka bişey.