İKE’nin ikinci Etkisi:Tüm sistemler keyfidir.

1.PRENSİP: İKE

İkenin birinci etkisi: Dünya gördüğün (düşündüğün) rüyadır

İkenin ikinci etkisi : Tüm sistemler keyfidir

Her şey bir rüyadır ve bu durumda tüm sistemlerin keyfi oluşuyla bağlantı kuruluyor. Her şeyin üzerinde bir yasa var mı diye sorup bunun cevabını en azından bizim gezegenimiz için “ özgür irade yasası” olarak düşünürsek bu da her şeyin keyfi olduğu durumunu açıklar.

İnsanlar her şey için bir anlam bulmak istiyor, kendi değerliliğini anlam ile ilişkilendiriyor, kişide kendini hem değerli hem de güvenlikte hissetmek için anlam verme durumu var.

Anlam olmadan yaşanabilir mi sorusunun cevabı mümkün değil görünüyor. Anlam kaybına uğrayanlarda çoğunlukla depresyon etkisi yaşanıyor, buna CC bilgisinde “dünyanın çökmesi “deniyordu. Değişebilmek için ise yeni anlamlar buluyoruz, yeni anlam eskisiyle yer değiştirmiş oluyor.

Anlam nehrinin taşları basıp sekmek içindir, yapışıp kalmak için değildir der Sibel

Yapışıp kalırsak bilinç evrimini durdurmuş oluruz. Normalde insanlar anlamların mutlak olduğunu, yüklediği anlamın o şeyin içinden geldiğini düşünür. Oysa bu anlamı, insan o şeyin üzerine yapıştırmıştır.

Bu öğretide her şeyin keyfi olduğu bilgisini içselleştirdiğimizde, her şeyin anlamını değiştirmek zorunda kalmayız. Çünkü biliyoruz ki bunun yerine koyacağımız şey de keyfidir . Bu durumda olmak çok da ahenkli bi haldir.

Sibel’in bu konuda verdiği bir örnek : Genç bir erkek hayatın anlamını arıyormuş, her yerde aramış durmuş, herkese sormuş, en sonunda “falanca bi yerde bi bilge var, o hayatın anlamını biliyor” demişler. Bi sürü zorluklarla bilge kişiye ulaşmış ve kendisine ne zor şartlar altında ulaştığını söyleyerek hayatın anlamını sormuş. Bilgenin elinde bir kase dolusu taze toplanmış kiraz varmış. Bilge gayet ciddi bir biçimde “hayatın anlamı bir tabak taze kirazdır” demiş. Genç adamın gözleri büyümüş ve bilgeye dönerek “ sen benimle dalga mı geçiyorsun, onca badire atlatıp buralara kadar gelmişken “diye sormuş. Bilge de cevap vermiş “ tamam o zaman, hayatın anlamı bir tabak kiraz değil” .

Bir büyücünün ya da bir ustanın enerjisini kaptırmaması için kullanması gereken bir yöntemdir. Zaten mutlak gerçeklik olmadığı için haklı çıkma gayreti de kalmamış oluyor.

Mutlaklık beklentisi pek çok insanı sarmış durumdadır. Bilim insanları da mutlak gerçekliği arıyor ancak kendinden bağımsız bir şeyler bulamazlar çünkü bunu yorumlama sistemi kişinin kendisinde bulunuyor. Dış şartlar sabit bir halde iken bilim adamı araştırma yapıyor ve araştırdığı şeyin sonucunun ne olacağını etkileyen şey, o kişinin niyetidir (iç rüyası), bilim insanların çoğu bunu hesaba katmıyorlar.

Urban Shaman seminer konuşmalarından alıntı

Bilincin 4 farkındalık düzeyi

Bilincin 4 farkındalık düzeyi var

1Fiziksel düzeyde farkındalık: standart duyularla günlük hayatımızda kazandığımız deneyimler yani Castaneda serisindeki 1. Dikkat seviyesine tekabül ediyor. Gündelik yaşamda kısmi farkındalık vardır. İnsanların birbiriyle sınırlı ilişki kurduğu faydacı bir ilişkisi vardır. Bu gerçek ilişki değildir.

Hareket yönelimlidir.

2-Psişik düzeyde farkındalık:psişik deneyimlerin yaşandığı durumlar. Fiziksel düzeydekinden biraz daha ileri düzeyde diyebiliriz. Telepati, Hipnoz, Kehanet , Basit büyücülük ,Simgeler vs bu düzeye girer. Neredeyse tüm kadınların girip çıkabildiği bir düzey olduğunu söyleyebiliriz.

Hareket yönelimlidir.
Devamını oku “Bilincin 4 farkındalık düzeyi”

ALOHA: Sevgi birlikte büyümektir.

5.PRENSİP ALOHA: Sevgi birlikte büyümektir.

Bunu şükran kelimesi açıklar.

Sevgi kelimesi çok yüksek oranda yozlaştırıldı. Huna bilgisinin 7 prensibinden bir tanesi olacak kadar değer verilmesi çok sevindirici bir durum.

DNA’nın 11. tabakası yani saf şefkat, dişil enerji anlamına geliyor. Anne sevgisinin temeli buna dayanıyor, hepimizin dna’sında kodlu durumda.

Alohanın Hawai dilindeki anlamı:

Alo= şimdi ve burada bir deneyimi paylaşmak

Oha=sevinç bulmak

Aloha= Şimdi ve burada bir deneyim paylaşarak sevinç bulmak, işte bu sevgidir.

Çok derin sevgi, çok derin bağlantıdır. Yüzeysel bağlantılarla elde edilen sayısal çoğunluk veya az sayıda kişi, bizlerin o insanları çok sevdiğimiz anlamına gelmez. Önemli olan kurulan bağlantının derinliğidir, gerçek manada anlamak ve dinlemektir. Bu bağlantı insandan insana olabileceği gibi, her şeyle olabilir.

CC öğretisinde bitkilerle, hayvanlarla da çok derin bir bağlantı sağlanmıştır, onlarla sevgiyle konuşup dinlenmiştir. Dünyada bu ilişkilerin kurulabileceği o kadar çok sayıda şey var ki, bu yüzden derin bağlantıyla ilişki çok önemli.

Sibel derin bağlantıya ilişkin olarak kendinden örnek verdi: her zaman iyi bir dinleyiciydim, o kişiyi ve hayatı anlamak, kendime ve varsa o kişiye sunabileceğim bir yarar için dinliyordum. Ancak gerçek dinlemenin bu bile olmadığını anladım. Gerçek dinlemek, soruyu sormak ve boşlukta nötr beklemektir. Hiçbir önyargı, beklenti, ne olacağına dair bir değerlendirme, bir cevap hazırlama tasası olmaksızın boşlukta beklemektir.

Bu derin bağlantılara girip çıkmak da erkek ve kadına göre farklılık gösterir. Bazısı kendini kaptırır ve değişik şey ve konulara bağımlılıklar oluşturabilir.

1. SONUÇ: Sevgi yükseldiğinde yargı düşer. Yargı, korku, güven eksikliği, kızgınlık, şüphe şiddetli ayrılık inancından kaynaklanır. Sevgi, ışıktır, sevgi olduğunda karanlıktaki her şey görünür olur. Sevgi olmadığından dolayı korkular, şüpheler gelir.

Sevgi hayattır

Yaratıcı gücün bilincimizdeki temsilcisi aumakuamızdır (kane). Aumakuamız da bizi sonsuz sever. Bir ceza-ödül sistemi yoktur, yargılamadan her halükarda kişiyi destekler. Bu ceza-ödül sistemini, tanrıya, insan evladı yapıştırmıştır.

Eleştiri tüm ilişkileri öldürür. Eleştiri yapmayı hayatın merkezine koymak ve bunu o kişinin ‘iyiliği’ için varsaymak bir işe yaramıyor ve sürekli olduğunda eleştiriye maruz kalan tarafta kayıtsızlık başlıyor. Bu da ilişkilerin bozulmasına sebep oluyor. Onun yerine samimiyetle övgüyü koymak oldukça işe yarar. Gerçekten bakabildiğimizde, o şeyin ya da kişinin ya da durumun övülecek yanlarını buluruz.

2. SONUÇ: Her şey uyanık, her şey canlı, her şey cevapçıdır.

Şamanlar her şeyin bir hareket ve canlılık olduğunu bilir.

Ku’muz canlı ve uyanıktır, öznesi yoktur, o yüzden eleştiri yaptığın zaman kendine yapılmış sayar, üzerine alınır tepki verir. Bunun sonucunda enerji, hafıza akışında, farkındalıkta bir sıkışıklık olur, bu da hastalıklara, kazalara açık bir durum yaratır. İnsan bunu bilse, kendine bile bile bunu yapmazdı.

Ku’nun amacı kişiyi canlı ve bütün tutmaktır ve keyif almak ister, eleştiri olunca kaslarla birlikte gerginlik olur, beddua, lanet okuma gibi şeylerden de etkilenir.

Algısını eksik, yanlış bulmaya ayarlamış insan sayısı maalesef oldukça fazla. Bu bizim öznel gerçekliğimizi oluşturan eğitim sisteminden kaynaklanıyor. Zaten biz de bunu revize etmek için gayretteyiz, yaşamlarımızla örnek olmaya çalışıyoruz.

Burada sürekli hale gelen eleştiriden bahsediliyor. Ayrıca bu sürekli hale gelen eleştiri, durum tespitinden ve sorgulama kavramından, ayrıca şefkatli bir hatırlatmadan farklı bir şeydir, karıştırılmaması için not düşelim.

Överek konuşmak ve davranmak ise ku’yu gevşetir. Olumsuz diyeceğimiz bir durumla karşılaştığımızda gerekeni elimizden geldiğince hemen yapmamız lazım, yapamadığımız durumda ise kendimizi hemen nötrlememiz gerekir

Herkes kendine iyi gelen bir yöntemle bu tarz durumları nötrlemeli.

-1. seviye urban shaman semineri ses kayıtlarından alıntı-

Eski Hawaii kültüründe, Huna bilgisinde; insanların meditasyon olarak kullandıkları yöntem şuymuş; belli aralıklarla geniş bir yerde dairesel biçimde oturup konuşurlarmış! Evet yanlış duymadınız yalnızca nezaketle konuşurlar, öz eleştiri yaparlar, birbirlerini ve kendilerini ETKİN dinlerlermiş. Bu yöntemin kadim ismi: Ho’oponopono 🙂
Şifamız bol olsun pireşamanlar.:)

ŞEKİL DEĞİŞTİRME-Kulike

Şekil değiştirme insanlığın yapabildiği tuhaf ve doğal şeylerden biridir. Bu tüm insan deneyimin bir kabiliyeti olup kesin bir gelişmeyi işaret eder. Hawaiicedeki karşılığı KULİKE’dir ve Anlamı ise KU gibi olmaktır. Bu kabiliyetin en küçük faydası, taklit kabiliyetini geliştirmektir. Bir çok hayvan da kolayca şekil değiştirebilmektedir. Balık kaya gibi, şempanzeler insan gibi hareket ederler. İnsanlar da hayvanlar gibi hareket edebilmektedirler. Örneğin hiçbir araç ya da kostüm kullanmadan bir gergedana dönüşebilen Zero Mostel’i duymuşsunuzdur. Hayvanlara dönüşebilen insanların hikayelerini anlatan bir çok film de var .

İnsanların taklidi denemedikleri herhangi bir şey-bir yer neredeyse yoktur. Bilinçsizce niyetli olarak başka bir şeyin yerinde olmak isteriz ve buna çabalarız. Bu işlemin bilinçli olarak yapılması bir şamanik yaratımdır. Adı da ROL YAPMAK tır. Tüm tiyatro vb sanatların yöntemi, şamanların bu benzer yönteminden gelmektedir. CC öğretisinde gerek erk toplamak gerekse iz sürücülük konularında uzun uzun anlatılan bir yöntemdir. Bu sadece bir role bürünmek değil büyücülük etkisi anlamında kullanılır. Amerika, Afrika şamanları arasında bu ritulellerin çok çarpıcı olarak sergilendiğini izlemiş olanlarınız vardır. Modern dünyada bu fikir biraz alay ve şüpheyle karşılanmış olabilir. Eğer birinci farkındalık düzeyindeyseniz dolayısıyla dış dünyanın sizden bağımsız olduğuna , her şeyin ayrı enerjinin sizden bağımsız hareket ettiğine inanıyorsanız böyle de düşünmeniz doğaldır. (alaycı ) fakat eğer 7 prensibi özümsemiş bir şamansanız, zaten her şeyin bağlantınız, enerjinizin seviyelerine bağlı olarak mümkün olduğunu bilirsiniz. Bu sebeple bu bölümde bağlantı seviyemizi yükseltmek için gerekli açıklama ve çalışmaları yapacağız.

Bu kadim uygulama insanları her zaman büyülemiştir. Elbette ki tanrıların zaten şekil değiştirmekte olduğu kabul edilir. Örneğin Zeus, Evropa’ya kur yaparken boğa olmuştur. Odin, ilhamın özünü kazanmak için bir yılan ve kartal olmuştur. Modern literatürümüz ister lanet isterse kutsama olsun bu gücü insana vermiştir. Kont Drakula vampire, Dr Jakle Mr. Hide’a dönmüştür, şekil değiştirmiştir. Bu şekil değiştirme durumu, bizlere fantastik öğeler içinde normal olarak sunulmuştur. Bu sebeple bize yabancı gelmiyor, belki bunu yapan birini görmedik ama yapılabilir bişey gibi gelmesine aşinayız. Mitler, bunu işleyen filmler çok değerli, önemli. Fringe dizisinde shapeshifterlar yani görünümünü ya da şeklini değiştirebilen varlıklar vardı. Onlar bunu teknolojik olarak yapıyorlardı.

Şamanların da bu gücü paylaştığı kabul edilir. Onların hayvanlara, kayalara, ağaç köklerine dönüşerek sorunları şifalandırdığını anlatan sayısız masal ve yapıt vardır. Hiç şüphesiz ki bu öykülerin çoğu AO’dan (görünen dış dünya, tonal) ziyade PO’da (içsel rüya, nagual) geçmektedir ama bu mutlak gereklilik değildir. Eğer her şey kendi enerji kalıbından yayınlanıyorsa, size uygun gelen her şeyin görünüşünü ve kalitesini alıp takınabilirsiniz. Eğer masallardaki öğelere bu gözle bakabilirseniz, konsantrasyonunuzun seviyesini arttıracaktır ve bir çok şey bu gözle daha farklı görünür. Şu sözü hatırlatalım: yeterince uçuruma bakarsanız, o da size bakacaktır. Yani Niyet çok önemli.

Şekil değiştirme şifa alanında dört çeşit şekilde kullanılmaktadır.

devamı için tıklıyanız

Garden Tiki Nedir

Garden Tiki Nedir: Hawaii bilgeliği Huna geleneğinden bir terim olup, hayal ederek yarattığımız, çeşitli amaçlar için rüya bedenleri ile gidebildiğimiz kahiki (orta dünya) içinde bir yerdir. Orada merak ettiğiniz her şeyi sorabilir, normal hayatta bir araya gelemeyeceğiniz kişi ve olaylarla birebir görüşüp, karşılaşabilirsiniz. Bahçe, içsel dünyamızın tutarlı bir kısmıdır çünkü PO’nun yakın bölgelerinde bulunduğu için daha tanıdıktır.

Yapılandırılmış rüya- Bu içsel yapının Hawaii ismi TİKİ dir.

PO’ya daha derin girdikçe odaklanmanız da güçleşir. Sık sık istediğiniz amaçtan uzak düşersiniz ya da bilinçli farkındalığınızı yitirebilirsiniz. Bu zorluğu aşmanın bir yolu en eski şamanların bulduğu Yapılandırılmış Rüya çözümüdür. Yapı her zaman özgür irade içerir. Bir şeyi yapmadan önce birden çok rehberlik almış olabilirsiniz ama onu yaptığınızda ortaya farklı bir şey çıkar. Çünkü özgünlüğünüz bunu gerektirir. 
Kendini serbest bırakarak, neyi nasıl yaptığını formülize ederek değil de zevk aldığınız şeyleri toplayacaksınız, sisteme sürekli veri girişi yapacaksınız, bunların ne işe yarayacağını o kadar da dert etmeden planlamadan, veri almak adına zevkli vakit geçireceksiniz. Veriler sizin içinizde size özgün bir bağlanış gerçekleştirirler, aklınızla buna müdahale etmeniz gerekmiyor ve birden bire ortaya sizi şaşırtan şeyler çıkıverir (‘bunu nasıl yaptım nerden biliyorum da nasıl söyledim’ dersiniz). Aslında öyle bir veri girişi yoktur ama yüzlerce başka veri girişi vardır ve sizin iç rüyanız, onun içinde yeni bir bağlanış gerçekleşmiştir.
Bunun gerisinde derin bir fikir bulunmaktadır. 

Garden Tiki, Kahiki’nin (orta dünya) içindedir ve hatırlayabildiğimiz rüyaların ötesindedir. Bu özel yer , hayal ederek- hafızamızın ya da arzularımızın dışında- yarattığımız ve sadece rüya bedenlerimizle (enerji bedeni) ve çeşitli amaçlarla gidebildiğimiz bir yerdir. Dinlenmek için, şifalanmak için, kavramak için, macera için vs amaçlarla garden tikiye gidebilriiz. Bu bahçenin sizin gözetiminizde çalışan uşaklar,elfler, periler yardımcı bir ekibi bulunur. Onları bahçenin efendisi (yani siz) öneriler ve araçlarla ve çeşitli kaynaklarla beslemektedir.
Her kişiye özel bir garden tiki var. Bu bahçenin de ağaçları florası ve hayalinize uyan bilinçli ya da bilinçsiz bir görünümü olacaktır. Bahçeyi değiştirseniz o da sizi değiştirir. Bu tüm hayat deneyiminizin değişmesidir.
Garden Tikide merak ettiğiniz her şeyi sorabilir normal hayatınızda bir araya gelemeyeceğiniz kişi ve olaylar birebir görüşebilirisiniz (onları çağırın, arzu ettiğiniz şekilde misafir edip ağırlayın). Bahçe, içsel dünyanızın tutarlı bir kısmıdır. PO’nun uzak bölgelerinden daha tanıdık gelebilecek bir kısmıdır.
Rüya Görme sırasında ikinci dikkate girip hiç tanımadığın yerlere savruluyorsun, bi çok şeyi tanımlayamıyorsun, çok hızlı geçiyor, tutamıyorsun ya da çok nadir objeleri tutabiliyorsun çünkü bu PO’nun daha derin kısımlarına sürükleniyorsun anlamına geliyor. Ama Garden Tiki, PO’nun Kahiki bölgesinde kurulduğu için daha tanıdıktır.
Size bir an evvel bir rüya bedeni (enerji bedeni )yaratmaya başlamanızı (yani farkındalık kazandırmanızı) öneriyorum diyor Serge hoca. Bu beden, fiziksel bedeni bıraktığınızda kullandığınız aslında bir rüyaya dalar dalmaz otomatik olarak ortaya çıkan bir başka bedeninizdir. Onu şimdi arzunuza göre bir şekle dönüştürebilir isterseniz yeniden değiştirebilirsiniz. Ona bu şekilde bilinçli odaklandığınızda güçlenecek ve esneklik kazanacaktır. Bahçenizde istediğiniz her şeyi değiştirebilir, istediğiniz detayı ekleyebilirisiniz. Fiziksel bedeninizden çıkıp rüya bedeninize geçip düşlediğinizde önce bir mağaraya oradan da bahçenize geçtiğinizi hayal edin. Bahçenizdeki birkaç objeye odaklanın. Bazı seslere, kokulara dikkat edin. Onları döndüğünüzde hatırlamaya ve her gittiğinizde yeniden bulmaya niyetlenin. Sınırsız bir alandasınız rahat olun. Oraya her gittiğinizde, bıraktığın şekilde bulduğunda onu büyümek ve değiştirmek için serbest bırakmış olursunuz. Bu bahçe, deneyiminizin bir başka gerçekliği olarak serpilip büyür. (Ben bunu sadece hayal ettim oysa yatağımda yattığımı biliyorum, öyleyse gerçek olamaz demeyin! Her şeyin bir başlangıcı var)

Özel bölgelere şaman seyahati;
Bir çok kültürün efsaneleri hatta masalları bazı sihirli yerlerden bahseder, hatta onun fiziksel özelliklerini tanımlar, isimlerini verir. Öyle ki; bazı maceracılar oraları bu fiziksel dünyada aramaya çıkmışlardır. (Kaf dağının ardı  ) Hayır, onlar burada değildirler ama gayet gerçektirler. Onlar PO’da bulunur, oranın sakinleri ve ziyaretçileri için tamamen gerçektir. Oralara aslında rüyalarınızda bir çok kez seyahat ettiniz. Çok çeşitli görünümdeydiler. O yerlere Hawaiice PAİULE denir. Çok modern yerler olabileceği gibi volkanlar, çöller de olabilir. Siz öncelikle kendi bahçenizle bilinçli olarak başlayın, bunu zaten bilinçsiz olarak yaptığınız seyahatlerin bilinçli hale gelmesi takip edecektir.
Aloha sevgili frekanslarım