TAŞI ve ATEŞİ GROKLAMAK

Taşı Groklamak
Öğrencilerin bazıları bunu zor bulmuştur çünkü taş onlara katı gelmiştir. Oysa biz zaten onu groklarken enerji ya da ruh bedenimizi kullanıyoruz ve taşın enerjisel kalıbıyla birleşiyoruz. Her şey bağlantılıdır. Yeryüzünün doğası insan bu konuda bir ayrıcalık tanımaz. Değişim, insan duygularının enerjisinden gelir. İnsan duyguları pozitif veya negatif olsun, bu doğal fenomenin umurunda olmaz, yani kişinin duygu durumu, doğanın içindeki prosedürler için fark etmez. ama bu duygular bu prosedürü hızlandırır, arttırır, azaltır, iteler, bir şekilde etkiler.

Eğer insanlık etkilenirse, insanlık dahil olur. Bir şaman bir doğa olayını değiştirirse aynı zamanda insan duyguları da bunun içinde değişir. İnsanın duyguları değişirse doğa olayları da değişir. Karşılıklı bir etkileşim söz konusu, ikisi birbirine bağlı çalışır.

Yaradılış itibariyle bazıları dış dünyayı değiştirmeye çalışır, bazıları ise içsel olarak kendini değiştirmeye çalışır. Bazen de bunlardan biri, diğerini yargılar şekilde yaklaşır, sadece dışarıya bakıyor ya da sadece içeriyle uğraşıyor gibi. Bunlar iz sürücü olmamanın bir sonucudur. Hava grupları dışarıyı, su grupları içeriyi düzeltmeye çalışır gibi. Oysa hepimiz doğamıza göre en iyi yapmakta olduğumuz şekilde bir iyileştirme ve çaba içindeyiz.

Depremler de enteresan çalışmalardır. İnsanlık tarafından kaplanmış alanlar doğrudan sosyal basınçla ilişkilidir. Yeterli sosyal baskı olan yerler depreme eğilimlidir. Toplulukta oluşan ani bir baskı ya da olay depremi tetikleyebilir, bu değişiklik pozitif olsa bile. Şamanlar toprakların altındaki taşları nazikçe groklayarak o bölgenin hem deprem şiddetini ve sonraki şokunu azaltabilir. Volkanları da bu anlamda groklayabiliriz. Taş kapsamı içinde katı olarak addettiğimiz plastik, odun, ca , makine gibi malzemeleri de dahil edebiliriz. Taşları, katı şeyleri groklamak, KU’nuza onların sınırlarının mukavemetini ve istikrarın doğasını öğretir. Aynı zamanda coğrafya ve kristaller hakkında daha çok şey öğrenmenizi, hissetmenizi sağlar.

ATEŞİ GROKLAMAK

Doğanın ateşe sahip olmasının kendi sebepleri var. Toprağa küllerle birlikte besin elemanlarıyla doldurmak, tohumları filizlendirmek, eski bitkileri azaltarak yenilerine yer açmak, bazı hayvan nüfusunu azaltarak ihtiyacı olan hayvanları beslemek gibi işlevleri vardır. Ateş, insan yaşayan bölgeleri etkiler. İnsan duygularını, doğası gereği izler. Bu duygu bazen bir kızgınlıktır. Ateş, doğaya bir amaçla hizmet eder, insan da öyle. Her türlü hastalık, KU’nun, henüz LONO tarafından ele alınmamış bir konuyu bize sunma şeklidir. Malibu sahilinde bir bitki serasında 30 yıl öncesinde bir yangın olmuş. Hiçbir komşuya bulaşmayan bu yangın için mülk sahibinin röportajı şöyle: Senelerdir burayı satıp başka bir yere taşınmak istemiştim. İşe bakın ki şimdi sigorta parasıyla bunu yapabileceğim. Yani kişinin kendi iradesiyle yapmadığını sistem yapıyor. Hayatımızdaki her şey bu şekilde işliyor.

Devamını oku “TAŞI ve ATEŞİ GROKLAMAK”

SUYU GROKLAMAK

Şamanlar bunu genelde yağmur yağdırmak amacıyla kullanmışlardır ama her türlü sebep için de yapılabilir. Serge hoca gel-git dalgaları için yaptıkları bir uygulamayı anlatmış.

Groklama, tüm şamanların bildiği ya da uyguladığı bir yöntem değildir. Diyelim ki bir sorun var, halledilmesi gerekiyor, bu sorunu iyileştirmek için bir şaman onunla telepatik bir iletişim kurar, diğeri onunla rüyada bir işlem yapar, fark etmez, herkesin kendine , yapısına, yaradılışına uygun ve kolay gelen yöntemler vardır. Uzmanlık alanları farklıdır, herkes her konuda uzman olmak zorunda değil, dolayısıyla bu durum bizi, diğeriyle karşılaştırma yaparak daha iyi ,daha uzman gibi bir sonuca götürmez, acemilik gibi bir durum söz konusu değil. 7. prensip (PONO: doğruluğun ölçüsü etkinliğidir) gereği onlar sadece uygulamadaki etkinliğe odaklanmışlardır, yapabildiklerini en etkin şekilde yapmaya çalışırlar. Doğal olayların oluşumu, bilmediğimiz bir çok etkileşime ve ihtiyaca dayanmaktadır.

Eğer toplulukta gel-git dalgasını bir sebeple isteyen, ona ihtiyaç duyanlar ya da ondan çok korkanlar varsa şamanların dalgayı değiştirme çabası etkisiz kalabilir. Yani şamanın bazı konuyu başaramaması, onun yetersizliğin göstergesi değildir. O grupta gel-gitin varlığının lehine olacağı biri varsa, ya da mesela hiç görmemiş biri buna tanıklık etmek istiyorsa vs bunlar birleşik alan olduğu için bu işlemi etkiler. Örneğin Teksas’ta uzun dönem ağır bir kuraklık olmuş. Bu durumu çözmek için bir şaman grubu toplanmış ve uzun süre çalıştıkları halde işe yarar bir sonuç alınamamış; Çünkü kuraklık olma potansiyeli, kuraklığın bitme potansiyelinden fazlaydı. Sonra bir şaman bu çabayı bütün eyalet için sürdürmeyi bırakıp sadece kendi vadisi için uygulamış. Kocası ile birlikte tüm gece kendi işlemini uygulamış ve ertesi gün 3 gün boyunca kendi vadisine yağmur yağmış. Demek ki o vadide kuraklığı isteyen potansiyel düşükmüş ki başarılı olunmuş.

Devamını oku “SUYU GROKLAMAK”

7.ci Prensip PONO

7. PRENSİP PONO: Doğrunun ölçüsü etkinliğidir. (rüya dokuması)

Bir Hawai atasözü der ki: “Bilgeliğini dalganın sırtında sörf yaparken göster”

Bunun bizdeki benzeri: “ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz”.

Bilgeliğini yaptığın iş ile göster demek istemektedir. (her konuda, en basit işlerde dahi)

Şu doğrudur şu yanlıştır şeklinde ayrım yapmazlar. Bir iş, şu anda etkin bir yarar uğruna yapılıyor ise doğrudur.

Dolayısıyla bizim için doğruluk, uygulamanın etkinliğindedir. Şamanlar doktor veya bilim uzmanı olmadıklarını, birer danışman olduklarını söylerler. Savunacakları kesin doğru ve belirgin yöntemleri yoktur. Sonuç almak için fiziksel, ruhsal, zihinsel, duygusal tüm boyutlarda bildikleri tüm yöntemleri ya da o an’ın kendilerine sunduğu hediyeleri kullanırlar, amaç şifalanmaktır. Yöntem yeter ki etkin olsun, sonuç alınsın, etkinse doğrudur.

(Bu yöntem CC’de an’da gerekeni yapmaya denk düşer.) An’da gerekeni yaparlar, bunlar önceden belirlenmiş, kesinleştirilmiş şeyler değildir. Her türlü yöntemi kullanmakta kendilerini serbest bırakırlar, sınırlamazlar.

Şu anda gerek bilimsel sistemden gerekse kişisel gelişim sisteminde uygulanandan çok farklıdır, çünkü benim yöntemim bu, sonuç alınamadıysa sen alamadın, benim yöntemim doğru demezler. Bilim ya da başka dallarda farklı yöntemleri arayan insanlar da var, ancak günümüzde onlar hemen dışlanıp hatta suçlanıyorlar. (şimdilik diyelim)

Batılı bilim insanları, şamanların yöntemlerini uzun süre öğrenmeye çalışmıştır, gözlemleyerek formüle edip dünyaya yaymak istemişlerdir. Ancak gözlemleyerek anlayamazlar, çünkü bunu şamanın kendi de bilmez, formülü yoktur.

Dinlemek ve barış gönüllüsü oluşumuzla ilgilidir yaptıklarımız. Boşluğun nötr alanından yararlanmaktır becerimiz.

Birleşik Alan Kullanımı BAK’taki gibi kendini o an’da serbest bırakıp beklenti olmadan dinlemeye aldığında o nötr alandan kişinin ihtiyacı doğal olarak çekilir. Hoo’ponopono yaparken de beklentide olmadan yapmak lazım. Çünkü lono’nun iyi diye beklediği şey ile bilincinin bütünlüğün iyi diye düşündüğü şey aynı değildir. O yüzden sürekli takip etmemek lazım. Daha iyi olmak adına bir niyetle hoo’ponopono yaparken gözlemlemeyi bir süre için bırakmak gerekir. Çünkü bunu gözlemlemek orada nötr kalamadığımızı ifade eder.
Bir süre, hoo’ponopononun sözlerini ezberlemiş gibi söyleyip, bir şey beklemeden refleks gibi söyleyebilirsek eğer o boşluğun enerjisi bizi iyileştirmeye başlar. Biz konuyu takip etmeyip unuttuğumuz için iyileşme bir an’da –aniden gerçekleşmiş gibi olur; ancak insanlar ne istediklerini unutmuş oldukları için , karşılaştıkları şeyin kendi niyetlerinden dolayı olduğunu fark etmezler ve fark etmedikleri için teşekkürünü de etmezler.

Hem unutacaksın hem unutmayacaksın. Bizim kültürümüzde bu, istemeden istemektir.

Bizler rüya dokumacılarıyız. Buna şamanik şifa diyebilirsiniz. Bu bir tekniğe bağlı değildir. Bu, şamanın davranışları, yaşamı içine gizlenmiştir. Şamana nasıl şifalandırdığını sorsak tarif edemez, en fazla yapsa yapsa vak’a anlatır. Masallar şamanik argümanlardır ve binlerce yıldır insanları eğitmektedir.

Her zaman denenecek başka bir yol vardır.

Devamını oku “7.ci Prensip PONO”

Annelerin günü ve 7 prensip

İster bilimsel,ister mitolojik her ne yönden bakarsanız bakın kadınlar gizemli yaratıklardır. Biyolojik olarak çocukları olsun ya da olmasın anne özelliklerini taşırlar, bu hem rahim organı hem de yüksek oranda sağ beyin kullanımlarından ileri gelir bence. Evvel Allah sonra kadınlar biçimlendirir dünyayı ve bildiğimiz evreni. Bu güçleri tarihte ve hala bazı erkekleri korkutmuştur ve haklıdırlar da ancak korkuyla bir yere varılamayacağı da açıktır. En iyisi bu gizemi ve açık şefkati hak etmeye çalışmak, alıp başına koymaktır benim bu hayattan çıkarsadığım..
Diyelim bir sebepten ötürü daha önce ayak basılmamış bir kıtaya göçmek zorundasınız, kadın sayısı üç kat fazla değilse tüm emekler boşa gider, soyunuz tükenir. Bu sadece doğurma olayı gibi düşünülmemelidir.Daha önce ayak basılmamış yerde her şey aynı zamanda biçimlendirilmeye muhtaçtır.
Üstelik ortak bir kaç özelliklerini sayabilsek de aslında onlar bir bilinmez olarak kalırlar, her bir kadın/anne kendine özgüdür; siz onu anlayamazsınız. Kendisi de kendini anlayamaz 🙂
Neyse işte, çok biliyormuşum gibi uzattım. Anneler gününüz kutlu olsun, sağlıklı mutlu yaşayın dünya hediyeleri ve lütfen gücünüzün farkında olun. 😍🌈🥰😇🧐.
*
Ünlü, büyük usta kahunalar bir araya gelerek atalarından alıp devam ettirmekte oldukları bu sistemi (Huna bilgisi yani Hawaİ Şamanlığı) en sade hale getirip, hiçbir yanlış anlaşılmaya mahal bırakmadan anlaşıldığında, bütün konunun da anlaşılmış olmasını istemişler. Çalışmalarının sonucunda bunu 7 ana prensibe indirgemişler. İşte bu 7 ana prensibin içselleştirilmesi oldukça önemli, çünkü yapı bunun üzerine kurulacak.
Bu arada şu cümleyi not edelim, gözümüzün önünde dursun, ara ara kullanalım, düşünelim.

Devamını oku “Annelerin günü ve 7 prensip”

7 Temel Prensip

Huna Felsefesi yedi temel prensipten olusuyor. Bu yedi prensibi herkes kendi yaşam biçimine göre alır, dilediği gibi prensiplerin maddelerini çoğaltarak hayat felsefesi yapar:

7 Prensip:
Ilke: Dünya düşündüğün şeydir.(Görme)
Kala: Limit yok. (Arınma)
Makia: Enerji dikkatin odaklandığı yere akar. (Odaklanma)
Manawa: Şimdi gücün bulunduğu andır. (Huzurda olma)
Aloha: Sevgi, birlikte sevinçle büyümektir. (Şükran)
Mana: Bütün güç içerden gelir. (Yetkilendirme)
Pono: Doğrunun ölçüsü etkinliğidir. (Rüya dokuması)

 

Tanrı sonsuzdur. Bu yüzden tanrı tüm gerçektir ve gerçek sonsuzdur. Bu sebeple var olan her şey gerçektir. İnsanın sonsuzluğu kavrayamaması nedeniyle kişi ancak gerçeğin belli bir bölümünü kavrayabilir ve bu bölüm de bütünüyle kişinin inanç sistemine bağlıdır. İnsanın inançları değiştiğinde ardından gerçekleri ve ardından deneyimleri değişir. Yani gerçeğin kavranması zihninizin durumuyla ilişkilidir, belli bir zaman diliminde zihin durumunuzla ilişkili tek bir gerçeklik yaşayabilirsiniz.

Sözcüklerin anlamları koşullara bağlıdır. Anlam sadece çevresel şartlarla ilgili olarak anlaşılabilir. Bu yüzden kelimeler ancak içerikleriyle düşünüldüğünde gerçekten etkili olabilir. Evrenin her hangi bir parçası, karşılaştırılabileceği başka bazı parçalarla ilişkili olarak açıklanabilir. Mutlak yoktur, ilişkiler olmadan anlam yoktur, her şey yalnızca karşılıklı ilişkiyle değil, karşılıklı bağımlılıkla da birbirine bağlıdır. Kahunalar her tür sınıflandırma ve bölünmeyi potansiyel olarak yararlı fakat keyfi bulurlar. Ayrılık sadece pratik değeri olan bir yanılsamadır. Kahunalar amaçlarına hizmet eden açıklayıcı her hangi bir anlayış geliştirmede kendilerini özgür hissetmişlerdir.

Urban Shaman