İlahi Matrix

Kendimizi yaşam gibi zamanın kısa bir diliminde sadece evrenden gelip geçen kişiler olarak değil yaradılışa katılanlar olarak düşünmemiz kozmozun ne olduğu ve nasıl işlediği konusunda yeni bir algı biçimi gerektirir.
Gerçeklik seviyelerinin altında yatan yaratıcı operasyona dikkat yöneltelim.

Eğer kadim uygarlıkların daha gelişmiş olduklarına dair bir fikir beyan edilirse, “Madem o kadar gelişmişler teknolojinin izleri nerede?” diye sorar uzmanlar “Tost makinaları, mikrodalga fırınları ve videoları?” Gregg Braden
Dikkatimizi odaklama eylemi yaratıma ortak olmaktır.
14721711_1313054222049660_5480538625975137091_n
İnsanın en büyük gafleti kendi bilinç durumunun dışında nedenler aramasıdır. der neville goddard
Dünyamız, bedenlerimiz ve yaşamlarımız varolurlar çünkü biz kuantum dünyasının olasılıklarının içinden seçilmişizdir (hayal edilmişizdir.) Bunların herhangi birini değiştirmek istiyorsak onları başka bir şekilde GÖRmeliyiz (birçok olasılığın olduğu kuantum çorbasından istediğimizi çekip almalıyız).
Geleceğin rüyasını şimdide olur kılmak için, onun aslında ÇOKTAN OLDUĞUNU hayalimizde görmeliyiz ve duygu ve inancımız tüm hücrelerimiz onun hakikaten zaten olduğuna onay vermeli. Bu yapılması hem kolay hem de zordur. Deneyin kendiniz karar verin.
“En gerçek inançlarımız, en yakın ilişkilerimizde bize yansıtılırlar” der bu kitapta Braden
İlişkiler, kendimizi hayal edebileceğimiz her şekilde görmenin fırsatıdır.
Sıklıkla bu sayfalarda ele aldığımız urban şamanı da tek cümleyle ifade etmek gerekseydi ona “İlişki Sağaltıcı” denebilirdi.
Peki, hangi ilişkiler? Bunları; zihin ve beden arasındaki, insanlar arasındaki, insanlar ve durumlar arasındaki, insan ve doğa arasındaki ve madde ile mana (ruh) arasındaki ilişkiler şeklinde özetleyebiliriz.
shamans-profile300forblog
*
Bu haftanın dizilerinden kesitler de şöyle:

Devamını oku “İlahi Matrix”

İç içe geçmiş zamanlar

Zaman beni meydana getiren öz
Zaman beni sürükleyen bir nehir; ama nehir benim
Beni parçalayan bir kaplan; ama kaplan benim
Beni tüketen bir ateş; ama ateş benim.
-Borges

Gregg Braden; Uzay-zamanın içinde meydana gelen şeyleri döngüler içindeki KONUMLAR olarak düşünebileceğimizi – hatta ölçülebilen, hesaplanabilen ve öngörülebilen noktalar olduğunu- ifade eder.

Benzer şekilde Laniakea’yı sunumda ben de şöyle söylemişim: “Konum, üç boyutlu mekân bilgisiyle zamanın bir birleşiminden oluşuyormuş zannedilirse korkarım bir hayli eksik kalır. Çünkü söz konusu bu ölçüleri lineer değerlendirmekteyiz, beşinci unsur olan algılayan (gözlemci) kendinden önceki bileşenlerin yapısını lineerden çok boyutlu biçime geçiren muazzam bir işleve sahiptir. Yani lineer –doğrusal- bakıldığında görülemeyen ama her zaman orada olan sihirli bir katılımcı.”

Bir döngü her ortaya çıktığında, kesin bir sonuçtan ziyade bir şeyi olanaklı hale getiren genel koşulları tekrarlar. Dolayısıyla zaman şifresi hesaplayıcısı, olayların kendisini değil, geçmişin tekrarlanacak koşullarını ne zaman bekleyebileceğimizi gösterir. (Braden)

Bence bu tıpkı kendinizce belirlediğiniz bir zamanda çocuğunuzun boyunu kapı pervazında işaretlediğiniz periyodik işleme benzer 🙂

“Yaşamımız; her dairenin dışına bir daire daha çizilebileceği, doğanın sonu olmadığı ve her sonun bir başlangıç olduğu HAKİKATinin çıraklığıdır.”der Emerson

Bu size de kahkaha attırıyor mu?

*

Bu haftanın ikinci kurgusu: İlahi Matrix – Gregg Braden

*

Devamını oku “İç içe geçmiş zamanlar”

Şifa Mucizesi

Önce şu videoyu izlemenizi önereceğim:

http://www.youtube.com/watch?v=eGvVxIqFNDU

Gregg Braden’in heyecanını anlayabiliyorum çünkü aynı heyecanı 14 yıl önce bilfiil yaşadım. Buradaki gibi en ümitsiz vakaların nasıl şifalandığını üç yıl boyunca bir çok vakada izledim. Oradaki yöntem manyetik alanın değiştirilmesi vasıtasıyla oluyordu ve sonuçlar mucizevi olarak bilinen tıp araçlarıyla ispat edilebiliyordu.
Braden burada şunu soruyor: peki bu müthiş yöntem neden ana haberlerde yer almıyor, neden dünyadaki ana konumuz ve sevincimiz olmuyor?
Bu soruyu kendisi yerleşik bilim görüşünün tümüyle değişebileceği için kasıtlı olarak görmezden gelindiği yönünde. Oysa benim kendi gözlem ve deneyimlerimden (bir şifacı olarak da) çıkardığım başka ve çok önemli bir sebep var.
Hem buradaki yöntem hem de manyetik alan değişimi yönteminin sağadığı şifalanmanın şu andaki tıpın sağladığı ile sadece zaman ve belki para tasarrufu farkı var. bunların hepsinde olmayan şey ise aynı: süreklilik sağlanamıyor!
Sebebi de açık tabi. Çünkü tüm hastalıklar o kişinin “ifade şekli” ve bunun ne olduğunu ve kişinin farkında olmadan bunu nasıl yaptığını bulmadan ve hastanın gerçekten bu ifade şeklini değiştirmek için SARSILMAZ bir NİYET taşıyıp taşımadığını görmeden şifanın kalıcılığı sağlanamıyor. Tüm mucizeler gerçek evet şu an için geçerli ancak kişinin bünyesi (niyeti-inançları,tavırları) o hastalığı (ifade şeklini kısa sürede yeniden ortaya çıkarıyor.
Şifacının ya da tıp doktorunun elinden bundan fazlası gelemiyor çünkü evrendeki tek geçerli yasa: Özgür irade kuralı…
Hastanın yerine şifacı ya da doktor karar veremez, değişiklik yapamaz, eğer yapabilseydi kara büyü olurdu!

Saygı ve sevgi

ANIN YANSIMALARI: Hayvanlar, bizlerin “konular” olarak adlandırdığımız süptil duyguları tetikleyen önemli aynalardır. Kedilerle ilgili ilk deneyimim 1980’in kışında başladı. Kendime sadece geçici olduğunu söylememe rağmen kurallara karşı gelerek onu evde tutmaya karar verdim. Ve böylece, Tigger ve ben aile olmuştuk.
Hemen yeni arkadaşımı evdeki “yasak alanlara” saygı duymasını öğrettim. Koltuklar, tezgâhlar ve buzdolabının tepesinden uzak durması gerekiyordu. Hepsinden önemlisi ben işteyken bütün dünyanın onu görmesi için cam içlerinde oturamazdı. Her gün eve geldiğimde onaylanmış bölgelerden birinde onu uyurken buluyordum. Gizli ilişkimizde her şey mükemmel yürüyordu.
Bir gün eve her zamankinden erken geldim. Dairemin kapısını açtığımda Tigger mutfak lavabosunun yanındaki tezgâhın üstündeki derin uykusundan uyandı-bu, kesinlikle yasak olarak belirlediğimiz alanlardan birisiydi. Hemen aşağı atladı, yataktaki yerine döndü ve benim ne yapacağımı beklemeye başladı. Meraklanmıştım: Bu bir kerelik bir olay mıydı yoksa her gün ben evden çıktıktan sonra olanların bir işareti miydi?
Kedisi olan arkadaşlarla konuştuğumda, kedisi olan herkesin zâten bildiği bir şeyi öğrendim: Bir kediyi eğitemezsin! İstisnalar olmakla beraber, kediler kedi gibi davranır. Yüksek yerleri severler ve en yükseklerine tırmanırlar-tezgâh üstleri, buzdolapları ve cam içleri gibi yasaklanmış alanlar olsa bile. Siz varken sizin kurallarınıza saygı duymakla beraber, yalnız kaldıklarında kediler kendi dünyalarını yönetirler.
Belki de tesadüfî olmayarak Tigger’la yaşadığım zor zamanlarda, işimdeki sıkıntılarla olan paralellik dikkatimi çekti. Hâttâ yöneticiliğini yaptığım kişiler bana Tigger’ın yaptığının aynısını yapıyorlardı. Projelerle ilgili talimatlarımı dinlemiyorlardı.
O akşam daireme girdiğimde Tigger gene mutfak tezgâhının üzerindeki yasak alandaydı. Ve bu defa bana baktığında yerinden bile kıpırdamadı. Çıldırmıştım!
Koltukta oturup bana neyin gösterildiğini düşünürken Tigger’ın kurallarıma karşı “saygısızlığı” ile iş arkadaşlarımın bana benzer gibi gelen davranışları arasındaki paralellik dikkatimi çekti. Aynı anda olmakla beraber birbiriyle bağlantısız gibi görünen deneyimler, hem Tigger hem de iş arkadaşlarım bana kendimle ilgili önemli bir şey göstermişlerdi.
Yaptıklarımız ve dünyada olanlar arasındaki ilişkiyi fark etmemizin ne kadar önemli olduğunu Asya’daki gizli kabileler üzerine yapılan antropolojik çalışmalardan anlayabiliriz.
İnançlarımızın anında başkalarıyla olan ilişkilerimize yansıdığını gördüğümüzde, aynalarımızın ilkini deneyimliyor oluruz; ve bu da anın aynasıdır. Ancak bazen anın aynası yaptıklarımızdan daha süptil bir şey-yaşamımızda yargıladıklarımızı-gösteriyor olabilir.
İlahi Matriks / The Divine Matrix-Gregg Braden / 2007

Başkalarınına oldukları gibi olmaları için izin verdiğimizde ve bunu hep yaptığımızda kendimize saygısızlık etmiş olmaz mıyız? Velev ki “ben ve başkaları” bir illizyon olsunlar, bunu yaşayacağım ana kadar bu illizyon gerçektir. O halde ben ve başkaları (!) arasında saygı dengesini iyi kurmalıyım; ne başkasını ne de kendimi küstürmeyeck orta yolların-parayla değil sırayla- bi formulünü bulabildiğim ölçüde huzurlu olacağım ve huzur vereceğim demektir.