Eterik beden nedir? İnsan Kalıbı mı? Ruh mu?

Eterik Beden, insan enerji sisteminden gelen ana enerji kütlelerinden biridir. Diğer ana bedenler Astral ve Nedensel Vücut’tır. Bu bedenlerin her biri giderek daha ince bir enerjiden oluşur.

Eterik beden fiziksel vücudun tam bir kopyasıdır. Ana işlevi güneşten gelen ışığı ve ısıyı emmek ve bunları fiziksel vücudun tüm bölgelerine iletmektir. Eterik gövde, daha yoğun fiziksel gövdenin üzerine inşa edilen arketip olan fiziksel vücudun kalıbıdır. Çoğu insan için eterik beden görünmezdir, görebilenler onu fiziksel bedenin çevresinde yaklaşık 5 cm genişliğinde mavi-gri buzluymuş gibi olduğunu, dakikada 15-20 kez titreştiğini tarif ediyorlar. Eterik beden genellikle ana oluşturucu veya fiziksel gövdenin matrisi olarak adlandırılır.

Burada bence en önemli husus; onun fiziksel bedenimizin organlarına eşdeğer biçimde bağlanmış oluşudur. Fiziksel bedenden bir organ çıkarılırsa, eterik organ hala vardır. Ve ilk zaman duyduğumda çok şaşırdığımı hatırladığım, örneğin fiziksel olarak artık olmayan bir kolun hala ağrımakta olduğunun söylendiği olaylar, işte o organın eterik bedende halen orjinal olarak bulunuşudur.

Bir diğer çok önemli husus da duyularımızın; Eterik, astral ve fiziksel bedenler arasında bir bağlantı aracı olmasıdır. Beş duyunun çalışmasına nedeni Eterik bedenimizdir ve bu sayede madde dünyasını deneyimleriz. Eterik vücut aynı zamanda daha ince dünyaları deneyimlememiz için de bir kanal sağlar.

Beni en çok şaşırtan ise Eterik bedenin, kişinin ego benliği tarafından şekillendirildiği olmuştur. Bir insan ruhsal bir yoldayken eterik beden ruh enerjisinin vericisi olur. Düşüncemiz madde dünyasına odaklıyken fiziksel bedene canlılık, sağlık, yaşam verir. Yani enerjileri yüksek bedenlerden fiziksel bedene indiriyor diyebiliriz. Eterik yapımız, sinir sistemi, kan akımı ve endokrin sistem aracılığıyla fiziksel bedene ileten yaşam gücünün alıcısıdır.

Ezoterik ustalar ve şamanlar Eterik bedenin fiziksel vücuttan ayrılabildiğini, ancak ondan çok uzağa gidemediğini söylüyorlar. Eterik vücudun fiziksel vücuttan herhangi bir şekilde ayrılması genellikle enerjide önemli bir azalmaya neden olur. İşte tam bu noktada ben “buldum buldummm!” moduna geldim. Hatırlar mısınız bilmem, yıllarca kitabını okumanızı önerdiğim, sonra her nasılsa mucize olarak dizisinin yapıldığı, Philip Pullman’ın His dark Materials üçlemesindeki ana konu ve sahneleri hatırladım. Konuyu dağıtmamak için aşağıya bir not ve video ekledim.

Astral ile eterik beden arasında bir ‘eterik ağ‘ bulunur. Şifacı ve yazar Simon Heather, bu ağın, özel bir enerji türü (prana) ile nüfuz eden tek bir atom katmanından oluştuğunu söyler. Bu kanallar psişiklere, dışa doğru yayılan ve enerjiyi hareket ettiren parlak telli saçlar olarak görünür. Eterik çakralar çift işleve sahiptir. Birincisi, pranayı fiziksel vücuda geçtiği yerden eterik vücuda emmek ve dağıtmak ve böylece canlı tutmaktır; ve ikincisi, fiziksel bilince daha yüksek bilgelik getirmek.

Eterik bedenin kendine ait bir hayatı yoktur. Fiziksel bedenin ölümüyle eterik vücut çözülür ve enerjisi genel eterik alana geri döner.  Yine Heather’ın söylediğine göre hamilelik esnasında, elementel bir varlık tarafından eterik enerjiden bir fetüs prototipi oluşur. Doğumda annenin psişik varlığı bebeğe uzanır. Bebeğe elektrik vücudunun bir kısmını verir.  Bu temel varlık, anne karnında gelişmeye başladığımız andan ölene kadar bizimledir. Fetüsün büyümesi, enkarnasyon yapan kişinin karması ile kontrol edilir. Yeni vücut büyüdükçe, eterik madde vücudunu inşa etmek için anneden alınır. Bu noktada akla Carlos Castaneda’nın öğrettiklerini hatırlamış olmalısınız (eğer konuya vakıfsanız):

Çocuğu olan insanların Karın bölgesinde oluşan kara delik. Bu bir enerji azlığı ve kişinin bu dünyaya gelme sebebini gerçekleştirme konusunda artık bir zorluk(imkansızdır demeye dilim varmıyor!) ortaya çıkarır.

Ayrıca Eterik bedenin fiziksel oluşum için oluşturduğu prototip ne kadar da “insan kalıbı” tanımlamasını andırıyor! Castaneda serisinde bunun için söylenenler şöyledir:

Devamını oku “Eterik beden nedir? İnsan Kalıbı mı? Ruh mu?”

Filozof olmak isteyenlere

Bu Haftanın kurgularından ilki; Filozof olmayanlar için felsefeye giriş- Louis Althusser

Filozof için sanki bütün felsefeler çağdaştır. Birbirleriyle yankılarla yanıtlaşırlar çünkü aslında hep aynı sorulara yanıt ararlar ki, zaten felsefe de bunlardan oluşur. Bitmez tükenmez yeniden okumanın, kesintisiz meditasyon işinin mümkün olabilmesi için felsefenin de hem bitimsiz hem de ebedi olması gerekir.
Felsefe öğretilmez, felsefe yapmak öğretilir.

*

İnsanın kendi dünyasını tanımak için kendi dünyasından çıkması ve Büyük Dolambaçtan -ümit burnu macellan boğazı misali- dolanması gerekir. Böyle bir eve dönüş serüvenini aramak için ne denli uzağa gidilse azdır. felsefede de durum böyledir.
tevekelli değil masallar hep “az gittim uz gittim, dere tepe düz gittim” diye başlar. Gerçi seyir defterini yazan bir kaptan olmasa belki yararı da tepe yapmaz bu gidişin. insanın kendinden atlaması ne mesele ama!

*

Kelimelerin tamamına yakını yakıştırıldiklari şeyle alakasız gürültülerdir. İşte bu sebeple lisan denilen “gerçeklik yapıcı” soyutlama, büyü özelliğini kaybetmiş derim, yaklaşık 15 yıldır durumun farkındayım. eh bravo, so what? bunu bilince bazı şeyhler oluyo insana :)))
Ayrıca şu shapeshifter olayı da şeylerin , gürültüleri, kokuları, kıpırtıları, renkleri ve özenmeyle fena halde ilgili. Bu bizi doğal olarak “öncelik sırası” eşiğine getirir.

*

İdealist felsefenin, Geometriden incinen kurumsallaşmış dinlerin tedavisinde kullanıldığını hiç düşünmemiştim. beni rahatsız eden bi şeyler vardı ama adını koymamıştım sanırım, ya da unuttum. Daha önce düşünmedigim bir şeyle karşılaşmak çok zevkli.

Herhangi bir emek/çalışma süreci ancak “soyut yasalarla belirlendiği takdirde” işleyebilir; bu yasalar ise hem bilimsel ve tekniktir hem de tarihseldir.

*

sonsuzluk-teorisi-izle

 

Haftanın ikincisi Harika bir film; Ramanujan ile sonsuzluğa bi gidin gelin mutlaka: Sonsuzluk Teorisi

Sanırım annem bunca yıldır benim için tuhaf demekte haklıydı! Sabahın erken vaktinde sonsuzluğa doğru yelken açan bu genç Hintliyi seyrederken ağlıyorum, heyecandan sanırım, ya da zihnimin vakıf olmadığı bir takım hatıralardan olması da mümkün.

Devamını oku “Filozof olmak isteyenlere”