Bir Kadını Öldürmek üçüncü baskısı çıktı.

Nihayet hafta-başı ve lakin yılbaşından önce,  Bir Kadını Öldürmek romanımın üçüncü baskısı yeni kapağı ile satışa sunuldu. Darısı diğer bulunmayan kitaplarıma (onlar da sırada) . Bu kez kitabın içi de kapağı da bana ait oldu.  (Kitap kapağı akrilik bir tablomdur)

https://cinius.shop/product/bir-kadini-oldurmek/

Ve Trendyol’da satışa sunuldu.

Önceki iki basımda yıllar içinde okuyucularımdan hayli yorum gelmişti, bunların bir kısmı bu web sitesinde okuyucu yorumları kategorisinde bulunabilir. Bazen başka şeyler ararken karşıma çıkıyor, beni gülümsetiyor, hem hüzünlendirici hem de sevindirici, hayatın ufak bir özeti gibi.
Bu basımın bir okuyucusundan hayli duygusal bir mesaj aldım, yorumu henüz tamamlanmamış çünkü kitabı bitmesin diye yavaş okuyormuş. Ben de çok şaşırıp hayranlık duyduğumda öyle yaparım. Hepimiz de öyleyizdir sanırım, insanız ve güzel şeyler bitmesin isteriz. Şöyle;
Size hayranlığım her satır da daha da artıyor Sibel Hanım Elimdeki kitap bir mucize Bir anahtar Çok ama çok kıymetli bir Varlıksınız Tüm kalbimle söylüyorum , tüm içtenliğimle…

&&& Çok teşekkürler, size öyle geliyorsa bunun bir sebebi de sizsiniz. O kitap her okuyanla yeniden yazılır 

Her bölüm de hayatımdan bir bölüm bir Evre okuyorum Seçimlerim aynı , tepkilerim aynı

&&& Bununla karşılaşabilmek için 18 sene gerekmiş. Kolay değil yüzleşmeler. 2004 te yazmıştım 

2004 te kızımı kucağıma almıştım 18 yaşında inanılmaz tesadüfler…Öyle yavaş ve her sayfayı defalarca okuyorum ki Bitmesini istemiyorum Hiç bir kelime kaçmasın diye , çünkü öyle diri ve canlı ki Adeta dönüştürücü Zihin kapılarını açan bir maymuncuk gibi , sanki yeni bilgi değil de hatırlatıcı gibi..  D.U

Bir Kadını Öldürmek, felsefi bir roman ve yine benim şaşırtıcı bir vizyonum olan ve OYUN Kuramı ismini verdiğim bir metnin geniş bir açılımını yapıyor. Daha önce tanışmamış olanlar için içeriği tanıtıcı birkaç ipucu vereyim.
Editörün seçmelerinden bir bölümü ekliyorum

Devamını oku “Bir Kadını Öldürmek üçüncü baskısı çıktı.”

Aşkla yaz, aşkla boya, aşkla yarat, aşkla yaşa -Feryal Çeviköz yazdı

Aşkla yaz, aşkla boya, aşkla yarat, aşkla yaşa

 

Sibel Atasoy’un “Laniakea” adını verdiği romanı beşinci yayın yılını dolduruyor.

İyi bir kitap okumak isteyenler için hafıza tazelemekte yarar var.

Konfor alanlarında zorunlu olarak daha çok zaman geçirdiğimiz şu günlerde, oturduğunuz yerden bilinç ötesine yolculuk etmek iyi hissettirir. Gökbilimle ilgilenenlerin ve uzmanların bildiği bir kelime “Laniakea”, Hawaii dilinde “sınırları ölçülemeyen cennet” anlamına geliyor.

Fantastik Bilim-kurgu yazarlığı ve Urban şamanlık öğretisinin yol göstericisi olmanın yanısıra; bir felsefeci olarak tanımlayabileceğimiz Atasoy, son beş yıl içinde geliştirdiği Urban Şaman atölyeleriyle “Laniakea; Anayurt Lemurya” adını verdiği Fantastik Bilim Kurgu üçlemesinin ikinci kitabının hazırlıklarını yapmış. Ama aynı zamanda yoğun bir biçimde kendini resme de vermiş. Zaten yazının sonunda bir de sergi anonsumuz olacak.

Atasoy’un hem Şamanizm’e hem de felsefeye bakış açısı, Toltek bilgeliği, Hawaii Şamanlığı ve bilimsel açıdan da kuantumun çağrıştırdığı her şeyle uyum içinde; (ki zaten Urban Şamanlık, Huna ve Kahuna bilgeliğini içermekte olan bir prensip) taklit ve zorlama olmadan, akıştaki hayatı en keyifli biçimde yaşamak için çaba harcamak, istenç geliştirmek.

Bu tür bir bütünsel bakış söz konusu olduğunda, kadim öğretilerin kitabî çemberleri içinde sıkışıp kalmadan bağımsız bir üstdil oluşturmak daha olası değil mi?

Sanırım bunu oluştururken de, insanları mutsuz etmek için uğraşan dinler gibi asık suratlı, eleştirel ve çıkışı olmayan labirentlerde gezinmeye gerek yok.

Bu açıdan Sibel Atasoy’un pozitif enerjili anlatımları ve atölye çalışmaları da onu okuyan ve dinleyen kişiye de kendi yolculuğunda aydınlatıcı ipuçları sunuyor: Bütünsel bakış açısıyla özgürleşmek.

Roman Laniakea’nın en önemli özelliklerinden biri geleceğe yönelik yeni bir Dünya’nın penceresini aralarken, gerek anlatım dili, gerek olay dinamikleriyle geniş bir yaş yelpazesindeki okuyucuya sesleniyor olması.

Genellikle doğum ve ölüm anında yükseldiği düşünülen ve bilimsel olarak da “ruh molekülü” olarak tanımlanan DMT’nin, şamanlarda, sanatçılarda ve içsel sessizliği hakkını vererek deneyimleyen bazı insanlarda kendiliğinden yüksek olduğunu düşünebiliriz. Bu sayede algıları sıradan insanların algısından daha çok boyutlu, yorumlayış biçimleri de farklı olabiliyor. Böylece hem gerçek hayattaki hem de rüyadaki şifreleri görüp analiz etmekte daha fazla yetkinleşebiliyorlar.

Devamını oku “Aşkla yaz, aşkla boya, aşkla yarat, aşkla yaşa -Feryal Çeviköz yazdı”

Eğlenceli başlıklar-Evrendeki Anti-maddeye ne oldu?

OYUN BİR de kaza eseri olur ve ölür

Demiştim Bir Kadını Öldürmek kitabımda. Biraz açıklamaya çabalarsam:
Oyun, tüm kapsayan ve kapsanan oyunlar, BİR olanın içinden gelir. “Bir” ise kısaca potansiyeller denizi diyebileceğimiz, kuntumsal adıyla vakum’dur. BİR amaç taşımadığından oyunların ilki kaza eseri olmuş olmalıdır. Malum kaza beklenmeyen ve istenmiyen bişeydir ancak evrime sebep olandır da aynı zamanda 🙂 Oyun olduğunda tanımlanmış olur, tanımlanan ise artık potansiyeller denizi için ölmüş sayılır. İşte fizikçilerin de yana yakıla aradıkları şey de budur 🙂 Evrendeki Anti-maddeye ne oldu?

Ben bu konuyu aşağıdaki fizik açıklamadan 15 yıl kadar önce farklı kelimelerle yapmış görünüyorum 🙂

Foto:Popular Science Dergisi

*

Daha Uzun ve Akıllı Çocukların Sırrı, Genetik Olarak Farklı Ebeveynler‏!

Daha akıllıyı anladım da niye daha UZUN bilemedim.
Görünüşe bakılırsa evleneceğiniz kişiyi uzak bir kıtadan bulmanız öneriliyor 🙂
“Çoğu insan çeşitli bir gen havuzunun iyi bir şey olduğuna inanacaktır fakat boyun çeşitliliğe bağlı olması keşfi, daha önceden bilinmiyordu.” tıklayın görün.

*

Kara deliklerin sırrını keşfetmek için yoğun çaba sürüyor.

Kara deliklerin etrafında dönen ve sonunda çekirdeğe çekilip yok olan gaz ve tozlerin oluşturduğu kuşağa akresyon(toplanma) diski deniyor.
Toplanma diski kara deliğe o kadar yaklaşıyor ki; bükülmüş uzay-zaman içinden geçerek inanılmaz bir hızla yutuluyor. Ayrıca kara deliğin yaptığı dönüş, uzay-zamanı da deliğin etrafında dönmeye zorluyor.

Henüz açıklamaya muktedir değilim ancak bu bulgu sezgisel olarak bende bir işaret yaratıyor. İlgili metaforu akıl ettiğimde yeniden yazarım.

*

İlkbahar ve yaz aylarının kabusu: DİYET

Bu konu dünyanın pek çok alanda büyük ekonomilerinden biri, özellikle obeziteye varan durumların çoğalması sebebiyle her yıl öncekinden daha fazla dikkat çekiliyor, yeni pazarlama taktikleri ve incelme yöntemleri öne çıkıyor. Oysa bu ekonomi paketinde maddi-manevi çıkarı olmayan bilimsel gruplar öne sürülen metotların hiç birini çözüme yönelik görmüyor, bir diğer değişle bunlar talebin iştahası karşılığında üreyen göz boyayıcı aldatmacalar!

Zayıflamak istiyorsak önce vücudumuzun ağırlık, iştah ve enerjisini kontrol eden ana kumandasını anlamamız gerek. Bu merkezi, otomobilin beyni sayılan Elektronik Kontrol Ünitesi (ECU) gibi düşünebiliriz.

Devamını oku “Eğlenceli başlıklar-Evrendeki Anti-maddeye ne oldu?”