Yöntem Sorunsalı

. Düş bize tamamlayıcı bilinçaltının yüzünü açımlar yani bilinçaltında yer alan gereçleri verir. Bunu da bir anlık bilinç durumundan yararlanarak yapar.
Anlaşılmaz bir düşle karşılaşıldığında önemli olan söz konusu düşün anlaşılması yorumlanması değil içeriğin özenle belirlenmesidir. Yani sadece düşün imgelerinden hareketle serbest çağrışımları araştırmak değil düşün çevresinde oluşan çağrışımların ilişkileriyle ilgili özenli incelemelerdir önemli olan.
(Jung’un buradaki tespiti çok doğru. Çünkü rüyanın görüşmecilik yolu ya da Hawaii şamanlığındaki adıyla Moike yönteminde çağrışım kullanılıyor aynı şekilde ancak bunun için bir rüya şart değil. Jung da aynen bunu belirtiyor; kişinin herhangi bir cümlesini alın en son kullandığı, gazetedeki herhangi bir cümleyi alın, o cümleden hareket ettirin hastayı- ya da işte hepimiz değişik oranlarda nevrozlara sahibiz, hasta kelimesini kullansak da kullanmasak da fark etmiyor. Oradan yine bir çağrışıma gidebilirsiniz. Çağrışım yoluyla hastanın/soranın bir takım durumlarını ortaya çıkarabilirsiniz ama düş yalnızca bundan ibaret değil, bu hususa dikkat çekmek istiyorum ben. “O nedir, bu nedir?” yalnızca bu çağrışımlardan ibaret değil rüya. Rüyanın bütünüyle ilgili, genel çerçevesiyle ilgili bir önsezi, bir yakınlaşma, bir ortaya çıkarma özenli bir inceleme gerektiriyor. Jung da bunu “insan ruhuna yöneliş” te harika bir biçimde örnekleriyle anlatmış.)
Tüm kuşkuculuğuma ve eleştiriciliğime karşın düşlerde savsaklanacak bir yan bulunduğunu asla kabul edemem. Akla aykırı görünmeleri aslında gece varlığımızın gizemli bildirilerini çözecek gerekli bilgiden yoksun olduğumuzu gösterir. Hiç kimse bilinçli yaşamdan ve onun deneylerinden kuşku duymaz öyleyse bilinçaltı olaylarının anlamından niye kuşku duyulsun? Bilinçaltı ürkütücü bir canavar değildir doğal bir organizmadır ancak bilinçli davranışımız işe yaramaz bir duruma girdiğinde tehlikeli olur. Kendimizi baskı altına aldıkça bilinçaltının tehlikeleriyle daha fazla yüz yüze geliriz. Hasta o ana kadar bilinçdışı kalan verilerini özümlemeye başladığı anda tehlikelerde gitgide azalır. Kişilik bölünmesi, gece ve gündüz yaşamımız arasındaki önemli ve ürkütücü ayrılık özümlemenin ilerlemesiyle birlikte kaybolmaya başlar.