Bilinmeyen Jung

Yaratılmış dünya değişime tabidir. Katı ve kesin olan tek şeydir; çünkü niteliklere sahiptir. Aslında yaratılmış dünyanın kendisi bir niteliktir.

Dr Jung kimi yazılarında pleroma sözcüğünü kullanmış;

“Hiçlik hem boş hem de doludur. Bu hiçliğe ya da doluluğa pleroma adını veriyoruz.

“Eğer pleroma bir varoluşa sahip olabilseydi, manifestosu Abraxas olurdu.

-Yunanca, <plhr-wma> yahut <pler-oma>. “dolduran” anlaminda.
Damascius, “Birinci ilkeler hakkinda problemler ve cozumleri“nde: Bir seyin dogasinin tamamini kuran ozelliklerin toplamı şeklinde kullanır. Latince’ye bazen “plenitudo”, bazen de “multitudo” olarak  cevrilmistir.
Spinoza-sonrasi ickinci/immanentist gelenekte gnostik mistisizmin devamina isaret ettği söylenmektedir.

Bana söyleyin: Pleroma hakkında düşünmenin bir yararı olmadığı söylendiğine göre, bu konuda konuşmanın nesi iyidir?
Bunları sizi Pleroma’yı düşünmenin mümkün olduğu yanılsamasından kurtarmak için anlatıyorum. Ondan bahsettiğimizde kendi bölümlerimizin konumundan bahsediyoruz demektir; ama bunu yaparken Pleroma hakkında hiç bir şey söylemiş olmayız!
Yaratılmış varlığın doğal dürtüsü, farklılaşmaya ve aynılığın eski-tehlikeli haline karşı mücadeleye doğru yönlendirilir. Bu doğal eğilime “Bireyleşme İlkesi” denir ki bu yaratılmış varlığın özüdür. Bu şeylerden, farklılaşmamış ilkenin (Oyun Kuramı-Bir Kadını Öldürmek kitabında BİR demiş idik) ve ayırt etme eksikliğinin niçin yaratılmış varlıklar için büyük bir tehlike olduğunu kolayca fark edebilirsiniz.
Özetle Pleroma’nın nitelikleri “Karşıt Çiftleri”dir. Onlar aynı zamanda var olmayanlardır; çünkü birbirlerini geçersiz hale getirirler.

-devam ediyor-

Özetleyen Sibel Atasoy

(Bilinmeyen Jung)

Abraxas

Ölülere Yedi Vaaz’dan

“Abraxas bilmesi zor tanrıdır. Onun gücü en fazladır; çünkü insanlar onu hiç kavramazlar. İnsanlar güneşin en büyük iyiliğini görür, şeytanın da sınırsız kötülüğünü, ama Abraxas, o görmez; çünkü o, hem iyilik hem de kötülüğün annesi olan tanımlanamaz yaşamın kendisidir.
O kendini boşlukla birleştiren tamlıktır.
O kutsal düğündür;
O aşktır ve aşkın katlidir;
Mukaddes olandır o ve ona ihanet edendir.
Günün en parlak ışığı, deliliğin en derin gecesidir;
Onu görmek körlük demektir;
Onu bilmek hastalık;
Ona tapınmak ölümdür;
Ondan korkmak bilgelik;
Ona karşı durmamak özgürlük demektir.

İşte korkunç Abraxas da böyledir.”

G.Jung